Vergi mahkemeleri, haksız vergi iadesinin yolunu açıyormuş!

Bugün sizlere, 4 Ocak 2022 tarihinde Ak Parti milletvekilleri tarafından Meclis'e sunulan "Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu İle Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"nde yer alan ve mükellef hukukunu yakından ilgilendiren, çok yanlış bir yasa değişikliği düzenlemesini paylaşacağım.Kanun teklifinin yasalaşması halinde; İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27'nci maddesinin (4) numaralı fıkrasına "Vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak açılan davalarda, dava konusu tutarın 50'si oranında teminat alınmadan yürütmenin durdurulması kararı verilemez" hükmü eklenecek.MÜKELLEFİN İDARE KARŞISINDA GÜÇSÜZ OLDUĞU UNUTULMAMALIDIRDevletin temel hedefinin kişilerin hukuksal güvenliği ve mutluluğu olması gerektiğinden hareketle, yönetilenlerin yararına, idareye tanınmış ezici güce ve onun kötüye kullanılması olasılığına karşı idari yargıda bir denetim yolu olarak "yürütmeyi durdurma müessesesi" ihdas edilmiştir.Yürütmenin durdurulması kararları, kaynağını Anayasa'dan alan kuvvetin kuvveti durdurması ilkesine dayalı olarak verilmekte, Anayasa'nın 36. maddesindeki hak arama hürriyetinin, 125. maddesindeki yargıya gitme hakkının ve 2. maddedeki hukuk devletinin birer yaptırımını oluşturmaktadır. Açılmış bir iptal davasında yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlar, uyuşmazlığı kesin ve nihai olarak çözen kararlardan değildir. Yürütmenin durdurulması yolunda verilmiş olan kararlar, davacının haklı olduğuna kuvvetli bir karine teşkil etmelerine karşın, süren bir uyuşmazlığı bitirme ve hakimine davadan el çektirme niteliklerine sahip değildir.GEREKÇE, YARGIYI SUÇLUYORYapılması düşünülen değişikliğin madde gerekçesinde, özetle; "Vergi kanunları uyarınca iade talep eden mükelleflerin taleplerinin gerekli şartları taşıması nedeniyle kabul edilmemesi veya vergi incelemesi sonucu yerine getirileceğinin bildirilmesi nedeniyle meydana gelen uyuşmazlıklarda verilen yürütmeyi durdurma kararları üzerine iade yapılmakta ve yapılan incelemeler sonucunda bu iadelerin haksız yere alındığı yönünde tespit yapıldığında iade edilmiş tutarların büyük çoğunluğunun geri alımı sağlanamamaktadır.Örneğin; alım yaptığı mükelleflerin önemli bir kısmı hakkında sahte belge düzenleme ya da kullanma yönünden tespit bulunan bir mükellefin, katma değer vergisi iade talebinin yerine getirilmesi için mevzuat gereği aranılan şartlar yerine getirmediği taktirde iade işlemi vergi incelemesi sonucu yapılmaktadır. Böyle bir durumda idarenin, mükellefin iade talebini inceleme sonucu yerine getireceğini bildirmesi işlemi dava konusu yapılabilmektedir. Mahkemeler tarafından verilen bazı kararlarda işin esasına girilmeden, yürütmenin durdurulmasına hükmedilmektedir.Oysa yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için; işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve telafisi güç veya imkânsız zararların doğması şartlarının bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu tür uyuşmazlıklarda idarenin mükellef hakkında yaptığı bir vergi tarhiyatı, ceza kesilmesi veya takip işlemi söz konusu olmayıp, mükellefin idareden talep ettiği bir meblağın Hazine'den çıkışı söz konusudur" görüşlerine yer verilmiştir.İdarenin her tespiti doğru muMaliye, vergi iadelerinde benim yaptığım işlemlerle ilgili mahkemeler yanlış yürütmeyi durdurma kararları veriyor. Mükellefler, haksız vergi iadesi alıyor. Daha sonra benim yaptığım incelemelerle iadenin yapılmaması gerektiği ortaya çıkıyor ama iade ettiğim vergi iadesini geri alamıyorum. Hazine zarara uğruyor. Çözüm olarak da, "yürütmenin