Çok talihliyiz!

Türkiye IMF'nin miras bıraktığı ve yıllarca sırtımızda kambur olan ithalata dayalı sistemden kurtuldu, ekonomik dengeler yerine oturdu. Kur belası sona erdi. İş dünyası rahat nefes aldı, vatandaş doları bıraktı Türk lirasına sarıldı. İşsizlik 13'ten 10'lara düştü. Avrupa'da yıllık bazda yüzde 1,5 daralan, ABD'de 3,67 artan sanayi üretimi 11,4 artışla rekor düzeye ulaştı, reel sektörün (iş dünyasının güveni) 111,9'a çıktı, ekonomik güven endeksi 100,8'e, tüketici güven endeksi 73,8'e yükseldi, cari açığımız 1 yılda 37,9'dan 14,2 milyar dolara düştü, turizmden 2022'de 35 milyar dolar gelir hedefledik. Politika faizi 14'e çekilince, kendinden başkasına hayrı olmayan sıcak para ülkeden defolup gitti... Bu tabloya rağmen Türkiye krize girdi, batıyoruz diye inleyenler var. Bre utanmazlar! Batan ülkede 1 yılda 111 bin şirket kurulur 275 milyar lira tutarında 12 bin 740'la bugüne kadarki en yüksek yatırım teşvik belgesi verilir mi Bankalarının kârı 1 yılda 92 milyar lirayla rekor düzeye ulaşır mı Finans dışı şirketlerin kazançları üçe dörde katlanır mı Yıllık büyüme hızımız 11 ile tarih yazar mı Ha, söyleyin!.. Şu anda bir enflasyon canavarı kaldı ayakta. O da son demlerini yaşıyor. Cumhurbaşkanımız söz verdi, bu problem çözülecek dedi. Merak etmeyin kısa süre sonra o da toprağa gömülecek... Türkiye kamu borcunun gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı 62 hane halkının GSYHİ'ye oranı 37 ile son derece düşük. Peki o zaman neden ülkemizin 5 yıllık risk primi 535 ile çok yüksek Çünkü risk primini uluslararası kredi kuruluşları belirliyor da ondan. Bunlar ABD kaynaklı azılı Türkiye düşmanı kuruluşlar! Ülkemizde yabancı yatırım artsın, büyüyüp güçlenmemiz istenmiyor... Şuraya bakar mısınız CDS primi belirirken ekonomik şartlar 20 siyasi şartlar 80 oranında esas alınıyor. Suriye, meselesi, Ege Adaları, Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Azerbaycan ve Libya gibi politikamız puanlamaya dâhil ediliyor, bu nedenle de ülkenin CDS primi kendi kategorisindeki gelişmekte olan ülkelerden çok daha yüksek tutuluyor. Oysa ekonomik göstergeler ve OECD verileri üzerinden bakıldığında, Türkiye borçluluk oranı gibi birçok gösterge de hem kendi kategorisindeki gelişmekte olan ülkelerden