Terörsüz Türkiye'de gelinen süreç ve sonrası

Süreç sonlanıncaya kadar devletin güvenlikten taviz vermeyeceği ve terör örgütleriyle mücadelesinin devam edeceği de en başta belirtilmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İmralı heyeti ile üçüncü kez görüştü. Terörsüz Türkiye Komisyonu, 16. toplantısında Dışişleri Bakanı Fidan ve Adalet Bakanı Tunç'u dinledi. Dünkü toplantıda Komisyon'un nihai rapor aşamasına geçtiği açıklandı. Yasal düzenlemelerle ilgili önerilerini yakın gelecekte Meclis'e sunacağı duyuruldu.
Erdoğan'ın İmralı heyetiyle görüşmesi, sürecin selameti açısından önemli. Çünkü, terörsüz Türkiye ile ilgili gelinen süreçte bisikletin tekeri dönse de ivme yavaşlamıştı. Toplumda destek azalma eğilimine geçmişti. Başlangıç dönemindeki pozitif hava dağılmaya başlamıştı. Özellikle son dönemde DEM Parti ve ona yakın çevreler, terörsüz Türkiye sürecinin başlangıç noktasındaki duruştan uzaklaşan bir tutuma savruldular. Başlangıçtaki olumlu iklimi zedeleyen eylem ve söylemler yaygınlaşmaya başlamıştı.
Mesela süreç başladığında İmralı heyetinde yer alan ve önemli bir sorumluluk üstlenen Sırrı Süreyya Önder, "Bu işin hiçbir önşartı yok. Öcalan kendisi için hiçbir şey talep etmedi" diyerek sürecin "ciddiyet ve samimiyetle devam etmesini" istemişti. Ancak son dönemde bazı çevreler, süreci neredeyse Öcalan'ın geleceğine indirgediler.
Bir devlet politikası olarak yürütülen sürecin başlangıcında, yasal düzenlemelerin hangi aşamada hayata geçirileceği netti: PKK terör örgütünün tüm farklı yapılanmaları ile silahları teslim ettiği, ilgili güvenlik birimleri tarafından tespit ve tescil edilmesiyle birlikte TBMM, sürecin gerektirdiği yasal düzenlemeleri yapacaktı.
Süreç sonlanıncaya kadar devletin güvenlikten taviz vermeyeceği ve terör örgütleriyle mücadelesinin devam edeceği de en başta belirtilmişti. Bu konuda devletin duruşu belli. Yasal düzenlemelerin gerekliliğinin farkında. Herhangi bir düzenleme yapılmayacak demiyor. Bunun için TBMM'de komisyon kuruldu. Yani şu anda ilk baştaki pozisyonundan farklı bir yerde durmuyor. Ancak, zaman içerisinde terör örgütü ve DEM çevreleri, bazı alanları muğlaklaştırarak, sorumluluğu tek taraflı olarak devletin ve Meclis'in üzerine yıkmaya çalışıyor.
PKK terör örgütü, Öcalan'ın geleceğini, yasal düzenlemeleri ve PYD-YPG'ye yönelik Türkiye'nin baskısını bahane ederek silah bırakma sürecinde ayak sürümeye başlamıştı. Yine PKK, açıklamalarıyla süreci baltalayıcı ya da sabote edici bir duruşa yöneldi. Belki de terör örgütü içindeki bazı çevrelerin de baskısı ile DEM Parti başlangıçtaki sorumlu duruşundan uzaklaştı.