Aynı partinin iktidarda uzun yıllar devam ettiği demokrasilerde, muhalefet belirli bir süre sonra rasyonel siyaset zeminini kaybediyor. Popülizme, manipülatif ve dezenformatif söylemlere, tutarsız ittifaklara ve en nihayetinde "amaç için her şey mübah siyasetine" hapsoluyor.
CHP'nin öncülüğünü yaptığı muhalefet, sadece son dönemde değil, aslında uzun yıllara sari, "iktidar ne yapıyorsa yanlış" anlayışı üzerinden tepki siyaseti ile yoluna devam etti. Bu siyaset tarzı, seçimleri sürekli olarak kaybetme geleneği ile birleşince yürüttükleri siyaset rasyonellikten uzaklaştı. Böyle olunca, siyasetlerinin ana odağını, toplumun merkezine ve geniş kesimlerine değil, çekirdek kitleye göre şekillendirme üzerine inşa ettiler. Yine bu siyaset tarzı, sadece CHP için geçerli değil. Aynı zamanda irili ufaklı diğer tüm muhalefet partileri için de aynı durum söz konusu. Çünkü diğer muhalefet partileri de CHP'nin inşa ettiği siyasetin peşine takılıyor. Onu kopyalıyor. "Muhalefete, muhalefet edilmez" yanılsaması, sanki bir kural gibi takip ediliyor. Böyle olunca da, CHP'nin gölgesinde kalan, belirli bir süre sonra da kendi kadrolarını ve insan kaynağını başka partilere kaptıran bir döngü ile kendi küçük alanlarında etkisiz bir şekilde seçimleri beklemek zorunda kalıyorlar.
Örneğin, CHP'nin devlet aklını ve milli çıkarları yıpratacak şekilde her konuyu iç politik hesaplara endekslemesine bile diğer muhalefet partileri geçmişten bugüne tepki veremedi. CHP'nin yine geçmiş yıllara sari, iktidar karşıtlığı ile devlet karşıtlığını bulanıklaştırmasına itiraz etmediler. Peşine takılma siyasetinin en son örneğini, TBMM'de çalışmalarına devam eden Süreç Komisyonu'nun İmralı'ya gitme meselesinde gördük. Daha önceden "terörü bitirmek için İmralı dinlenecekse, bu yapılmalıdır" diyen Komisyon'daki küçük partiler, sırf CHP'yi yalnız bırakmamak için CHP ile aynı refleksi gösterdiler.
***
Ülkenin ve milletin zararına olacak olsa bile, her ne olursa olsun "iktidara maliyet üretelim" yaklaşımının geldiği aşama "her şey mübah siyasetine" dayanmış durumda. Bir önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun bile CHP'li yerel yönetimlerdeki yolsuzluk, rüşvet ve irtikap iddialarına yüksek sesle karşı çıkmasına rağmen, CHP yeni yönetimi eski başkanlarını "iktidar işbirlikçiliği" ile suçluyor. Diğer muhalefet partileri ise, vahim iddialarla ilgili suskunluklarını sürdürüyorlar.
5