Boykot ve pozitif başlangıç

Meclis yeni yasama yılına pozitif başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan kapsayıcı bir konuşma yaptı. CHP, yeni yıl açılış oturumunu "boykot" etti. CHP'nin gelmediği Meclis açılışında, Cumhurbaşkanı Erdoğan muhalefet liderleri ile bir araya geldi. Onlarla samimi sohbetler yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl Meclis açılışında "iç cepheyi tahkim etme" çağrısı yapmıştı. MHP lideri Devlet Bahçeli, Meclis sıralarında DEM Partililere giderek tokalaşmıştı. Bu yıl DEM Partililer Bahçeli'ye geldiler. Bu görüntü ve pozitif hava, aynı zamanda geçen yıl yapılan çağrının önemine de işarettir. Gerçekten de geçtiğimiz yıl içinde, "iç cepheyi tahkim" ve "terörsüz Türkiye" meselesinde azımsanmayacak bir mesafe alındı.
CHP'nin "meşruiyet" tartışması ile Meclis'e gelmemesi, sadece partinin "sert siyaset" isteyen tabanını memnun eder. İktidar, CHP gelmeyince "Meclis'te kutuplaşma bir anda azaldı, çok samimi bir hava oldu" argümanını söylediğinde CHP buna ne diyecek Nedeni ne olursa olsun, gerçekten de Meclis'te pozitif bir hava vardı.
Bir ana muhalefet partisinin, küçük sol marjinal partiler gibi Meclis'i boykot etmemesi gerekir. Çünkü bu tür siyasal eylemleri, siyaset üretmekte yetersiz kalan sol marjinal partiler, gündeme gelmek ve konuşulmak için yaparlar. Zaten, muhalefeti destekleyen siyasi yorumcular başta bu boykot eylemi için motive etseler de, şimdi de CHP'nin Meclis'te yalnızlaşacağından endişe etmeye başladılar.
Siyasette, "meşruiyetin kaynağının millet iradesi" olduğu söylemi bugüne kadar çoğu zaman CHP'nin siyasi geçmişindeki "vesayete yaslanma" argümanı ile birlikte zikredilmiştir. Hatta "milli irade karşıtlığı" ile ilgili literatüre bakıldığında bu argümanlar epeyce bir yekûn tutar. Dolayısıyla, bugünün CHP yönetimi, "meşruiyet" tartışması üzerinden Meclis'i boykot ederek, kendi kalesine gol atmıştır. Çünkü toplumsal hafızada bir karşılığı olan bu argümanla CHP kolaylıkla eleştirilecektir.