Soykırımı durdurmaya dönük ateşkes yürürlüğe girdi. Tam bir barış anlaşmasına ulaşmak için müzakereler devam edecek. Ateşkes, Trump'ın açıkladığı 20 maddelik Gazze Planı'nın ilk safhasını oluşturuyor.
Bu ilk aşamayı, İsrail'in saldırılarını durdurması, kapsamlı insani yardımların acilen Gazze'ye ulaştırılması, rehine ile mahkûmların takası, İsrail'in belirlenen hatlara çekilmesi gibi hususlar oluşturuyor.
Bundan sonraki ikinci aşamada müzakereler, Gazze'nin yönetiminin nasıl sağlanacağı, barış gücünde kimlerin ne oranda yer alacağı, Hamas'ın silahlarını kime teslim edeceği ve geleceğinin ne olacağı gibi ayrıntılara odaklanacaktır. Bu konularda da 20 maddelik planda genel çerçeve yer alıyordu. Ancak, söz konusu hususlarda yapılacak müzakereler, daha çok ayrıntılar, uygulamalar ve bazı revizyonlar üzerine odaklanacaktır.
Tabii ki nihai hedef ve sonraki aşamalar, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen, coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin'e ulaşmaktadır.
Anlaşma nasıl mümkün oldu
İki yılın sonunda Filistinliler soykırıma uğradılar ama yerlerini terk etmediler, direndiler. İsrail'in hedefine ulaşmasını engellediler.
İsrail amacına ulaşamadı. Soykırım yaptığı birçok uluslararası kurum tarafından tespit edildi. Yönetimlerin de içinde olduğu uluslararası toplumun azımsanamayacak bir kısmı İsrail'i soykırım yapmakla suçladı. En nihayetinde İsrail uluslararası toplum nezdinde yalnızlaştı.
İsrail sorununun sadece Filistinlilerin ya da bölge ülkelerinin sorunu olmadığı küresel bir sorun olduğu kabul edildi. Dolayısıyla İsrail sorunu küreselleşti. Bu durum gelecek kuşakların farkındalığı açısından küresel toplum bağlamında önemlidir.
Batılı ülkeler, bu sorundan İsrail'i koşulsuz destekleyerek ya da görmezden gelerek kurtulamayacaklarını gördüler. Batı toplumları ve yönetimleri arasında büyük çatlaklar meydana geldi. Büyük maliyetler oluştu.
Özellikle Katar saldırısının ardından bölge ülkeleri, İsrail'in saldırganlığından tek başlarına kurtulamayacaklarının