Tarih acımasızdır, asla unutmaz!

Rahmi Apak, "Yetmişlik Bir Subayın Anıları" adlı kitabında şöyle diyordu:

"Biz öğrenim gördüğümüz yıllarda, Padişah İkinci Sultan Hamit memlekette tam bir diktatör durumunda idi..."

Rahmi Apak, aynı kitapta şöyle yazar:

"1905'te, Harp Okulu'nun bizim önümüzdeki son sınıfının acele sınavları yapılarak, öğrenciler üç ay önce subay yapılmıştı...

Bu yeni subaylar, zorla camiye gitmeyi ve zorla namaz kılmayı kabul etmediklerinden, biri tarafından padişaha ayaklanma diye jurnal edilmişti.

Okullar Bakanı ve Tophane Mareşali ünlü Zeki Paşa koşarak okula geldi.

Kısa bir sorgulamadan sonra, subay olmuş üç öğrenciyi, üç bin arkadaşının önünde, kendi eliyle üniformalarını söküp subaylıktan atıldıklarını söyleyerek şöyle devam etti:

'Efendiler, siz hepiniz adi ve fakir ailelerin evlatlarısınız.

Padişahımız Efendimizin ekmeğini yiyerek burada okudunuz, subay oldunuz.

Buna şükretmeyerek, üstlerinize itaatsizlik etmişsiniz.

Bunu padişahımız haber almış.

Beni gönderdi ve size şu sözleri söylememi irade buyurdu.

Efendimizin size hiç ihtiyacı yoktur.

Sizin gibi binlercesini, vapurlara doldurarak denizin dibine dökebilir.

Efendimize ancak sadık kullar gerekir, bunu böyle bilesiniz.

'Padişahım çok yaşa' dedi, döndü, gitti..."

İşte, Padişah Abdülhamit ve onun mareşali böyleydi.

Abdülhamit ne ki..

Dünya tarihi, o kadar bereketli ki...

Hitler'in akıl hocası ve yalan makinesi, "Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı" Goebbels vardır.

Führer'e verdiği taktiklerden biri şuydu:

"Hatalı olduğunuzu ya da yanlış yaptığınızı asla kabul etmeyin...

Asla kendinizden başka birine hareket alanı bırakmayın...

Yalan söyleyin, mutlaka inanan çıkacaktır.

Olmazsa yalana devam edin."

Goebbels, kendi alanında oldukça başarılıdır.

"Bana vicdansız bir medya verin, size bilinçsiz bir halk sunayım" demiş ve bu düşüncesini gerçekleştirmişti.

Hele... Hele...

Hitler'in Hava Kuvvetleri Komutanı Göring vardı.

Eline kimse su dökemezdi:

"Vicdansızım ben, benim vicdanım Adolf Hitler'dir" diyecek kadar vicdanlıdır.

Göring'ten iddialı biri vardır...

Hitler'in Adalet Müşaviri Dr. Frank...

Yargıçlara şöyle sesleniyordu.

"Vereceğiniz her kararda, önce kendinize şunu sorunuz:

Benim yerimde Führer olsa, nasıl karar verirdi"

Hitler'den, herkes korkardı.

Onun dağıttığı güç sayesinde, ona yakın duranlar bile ondan korkarlardı.

Tanrı tarafından gönderildiğine inanıyordu.

Der ki:

"Bize emir veren devlet değildir, devlete emir veren biziz...

Biz Almanya'yı, bizden iyileri olmadığı sürece yönetmek isteriz.

Fakat, Almanya'da ne bugün ne yarın bizden daha iyi hiçbir şey yoktur ve olmayacaktır da.

Bize Allah tarafından kutsal ve yüce bir görev verilmiştir..."