Padişah Vahdettin'in kaçışı

17 Kasım 1922... Tam 103 yıl önce...

Osmanlı Devleti'nin son padişahının, İngiliz gemisiyle kaçış günüdür.

1.Mehmed Vahdettin, Sultan Abdülmecid'in sekizinci oğludur.

Kendisinden önce tahta geçen, II. Abdülhamid ve V. Mehmed Reşad'ın kardeşidir.

Osmanlı Devleti'nin 36'ncı ve son Padişahıdır, 115'inci İslam halifesidir.

★★★

1 Kasım 1922'de saltanat kaldırılır.

Padişah, 10 Kasım 1922'de İstanbul'daki son Cuma selamlığına çıkar.

★★★

Vahdettin, Millî Mücadele'ye karşı çıkarılan fetvalar, beyannameler ve ayaklanmalar gibi faaliyetlerin sorumluluğunu taşımaktaydı.

Yurt dışına kaçma planları yapıyordu.

Fakat, en yakınındaki yaverlerine bile güvenmiyordu.

Sultan, yurt dışına kaçma işlemlerini eski kayınbiraderi Yarbay Zeki aracılığıyla yapıyordu.

★★★

Vahdettin'in sığınma talebi İngiltere'ye bildirildi.

İngilizler, Vahdettin'den yazılı bir belge istediler.

16 Kasım 1922'de, İstanbul İşgal Başkomutanlığı'na başvuru yapıldı.

İşgal Komutanlığı, sığınma konusunu Londra'ya sordu.

Ve İngiltere, Vahdettin'e yeşil ışık yaktı.

★★★

Vahdettin'in İngiltere'ye yazdığı sığınma talebi mektubu:

"İstanbul İşgal Orduları Başkomutanı General Harington Cenaplarına

İstanbul'da hayatımı tehlikede gördüğümden, İngiltere devletine sığınmayı ve bir an önce İstanbul'dan başka bir yere götürülmemi talep ederim efendim.

16 Kasım 1922. Müslümanların Halifesi Mehmet Vahdettin."

★★★

17 Kasım 1922...

Padişah, erken saatte, geceyi geçirdiği Tören Köşkü'nün arka kapısından yürüyerek Serencebey Yokuşu'na çıktı.

Caddenin çevresi, İngiliz askerleri tarafından çevrilmişti.

İngiltere'nin İstanbul'daki İşgal Komutanı General Harington, Yıldız Sarayı'nın Dış Karakol binasını geçtikten sonraki alanda bekliyordu.

★★★

Vahdettin, Harington'la çok samimi şekilde tokalaştı.

Sultan ve beraberindekiler, araçlarla Dolmabahçe Sarayı'na geldiler.

Saray rıhtımında, İngiliz donanmasına ait büyük bir motor bekliyordu.

10 kişilik kafile, vakit kaybetmeden motora bindi.

Dolmabahçe açıklarında, İngiliz Ordusu'nun Malaya zırhlısı harekete hazırdı.

★★★

İngiliz Malaya zırhlısına adımını attığı an, padişahı selamlama topları ateşlendi.

Sultan, geminin arka direğinde dalgalanan İngiliz bayrağını askerce selamladı.

Ve Malaya zırhlısı Dolmabahçe'den demir aldı, Marmara'ya doğru yol almaya başladı.

★★★

Padişahı, bir düşman gemisiyle kaçıyordu.

Bu kaçış, egemenlik gücünü yitirmiş yeteneksiz bir hükümdarın, yalnızca can kaygısıyla giriştiği kişisel bir eylem değildi.

Dağılmış olsa da, büyük bir tarihe sahip koskoca bir devletin son temsilcisi, Osmanlı'yı parçalayan ülkenin işgalci ordusuna sığınarak kaçıyordu.

Böyle bir durum, 1400 yıllık İslam tarihinde ilk kez oluyordu.

Başka bir deyişle, Halife gâvurlara sığınıyordu.

Konumuna hiç yakışmayan bu adım, kendisini, Yunan Ordusu'na sığınan Ethem'in düzeyine düşürmüştü.

★★★

Vahdettin, 21 Kasım 1922'de Malta'ya ayak bastığında, artık "halife" değildi.

Bu nedenle İngilizler, kullanılacak Halifelik unvanı kalmayınca, ondan kurtulmaya karar verdiler.

Vahdettin'in İngiliz topraklarında oturmasını istemediler.

Sultan, Hicaz Kralı Şerif Hüseyin'in daveti üzerine Malta'dan Mekke'ye gitti.

Ardından, İsviçre'ye oradan da İtalya'ya gönderildi.

★★★

İstanbul'da bıraktığı eşleri ve eşlerinin yardımcıları da gelince, Vahdettin, İtalya'da San Remo'da 40 odalı büyük bir köşkte yaşamaya başlar.

Yanlış okumadınız... 40 odalı...

Prof. Dr. Sonyel, "Gizli Belgelerde Mustafa Kemal, Vahdettin ve Kurtuluş Savaşı" adlı kitabında, Vahdettin'in 3 bin altın ve 1 sandık mücevherle kaçtığını yazar.

Teoman Ergül'e göre ise, Vahdettin kaçmadan önce Yıldız Sarayı tören köşkünde, kendi gözetimi altında; mücevherat, kıymetli taşlar ve som altından bir tabla paketlenip sandıklara yerleştirilmiş, tabancalar da eşyaların altına konulmuştur.