Atatürk, gerçekten dinsiz miydi
Atatürk'e saldırılar bitmez... Çünkü, ölmedi. Gerçekten ölmüş olsaydı, onu her gün öldürmek isteyen bu kadar çok sayıda tetikçi olur muydu
Bir toplumda, yozlaşma yaygınlaşırsa ne olur..
Son dönemde, Türkiye'de ne yaşanıyorsa o olur.
Önce, doğruluğun değeri sıfıra indirilir. Sonra, yüzsüzlük yiğitlik olur. Saygısızlık nezaket olur. İsraf cömertlik ve itibar olur. Hoşgörüsüzlük ve nankörlük, zirveye tırmanır.
Cehalet bilginin yerini alır.
Bu coğrafya çok bereketlidir, çok...
Bu dönemde, yeni bir insan türü ortaya çıktı. Türkiye'ye özgü...
"Çeyrek eğitimli" denilen, ne köylü ne de kentli.
Kasaba kabadayısı rehavetiyle yaşayan. Ama hep mutlu.
Okuma yazması olmayan, ama her şeyi bilen diplomalılar...
Atatürk'ün ve Cumhuriyet'in dine karşı olduğunu tekrarlarlar.
Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in tüm nimetlerinden faydalanırlar, ama her fırsatta saldırırlar.
Nankörlüğün ve hainliğin zirvesi neresi derseniz... Bu coğrafyadır derim.
Atatürk'ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı'nın başkanı... Mesela, 42'den fazla ülkeyi ziyaret etmiştir.
Ama... Anıtkabir'e gitmeye bir türlü fırsatı olmamıştır.
100'den fazla yurt dışı seyahati olmuştur.
Ama... Anıtkabir'e, milli bayramlarda bile gidememiştir. O derece yoğundur yani...
Kim bilir.. Belki, tam Anıtkabir yönüne adım attığı anda, ayağı kendiliğinden geri gitmiştir.
Atatürk'e zarar vermek isteyenler, Cumhuriyet'i kuran kadronun dinden uzaklaştığını iddia ederler.
Oysa Atatürk, dine saygılı ve din konusunda samimidir.
Sadece dini duyguların, siyasete alet edilmesine karşıdır.
Mustafa Kemal Paşa, 1916'da 16'ncı Kolordu Komutanı'dır. Kurmay Başkanı Albay İzzettin Çalışlar'ın günlüğünde şunlar yazılıdır:
"25 Eylül 1332 (8 Ekim 1916). Kurban Bayramı. Hava pek iyi. Sabahleyin Kumandan Paşa (Mustafa Kemal) ile yüksek rütbeli subaylarla birlikte hayvanlara binerek camiye gittik... Namazdan sonra hükümet konağına gittik..."
Büyük Taarruz öncesi, Atatürk'ün 19 numaralı not defterinde yer alan satırlar:
"9 Mart 1922, Sivrihisar... Saat 7'de kalktım. Biraz kitap okudum. Aktaş'a Birinci Fırka, 5'inci Alay Hücum Taburu, bir süvari bölüğü teftiş... Saat 8'e doğru İsmet Paşa geldi. Önce yemek. Yemekten sonra, 10 Mart için kesin hareket kararlaştırıldı. Ondan sonra hafıza Kur'an okuttuk."
"10 Mart 1922, Aziziye. Sabah saat 9'da Hüsrevpaşa'dan ileri karakol mevzilerine hareket... Saat 5, Aziziye... İsmet, Yakup Şevki ve Selahattin paşalar gelmişlerdi. Beraber yemek yedik... Hafıza Kur'an okuttum..."
"17 Mart 1922, Akşehir. Karargâha geliş, saat 8'e kadar yalnız kaldım. Mustafa Abdülhak Bey geldi. Hafıza Kur'an okuttuk."
Devam eden tarihlerde de hafıza Kur'an okutur.
Atatürk, dinin anlaşılmasını sağlamak için, İslam dininin ana kaynağı Kur'an-ı Kerim'i Elmalılı Hamdi Yazır gibi bir üstada tercüme ve tefsir ettirir.