Anıtkabirde slogan
Atatürk'ün, gömüleceği yerle ilgili vasiyeti hep merak edilir.
Afet İnan, Atatürk'ün, "Milletim beni istediği yerde yatırsın, yeter ki, beni unutmasın" dediğini yazar.
Afet İnan anılarında, Atatürk'ü etkileyen bir düşünceyi kaleme alır.
"O akşam, ileri sürülen bir fikrin kendisini çok etkilediğini, bugün gibi hatırlıyorum: Ülkenin bütün sınır boylarından getirilecek toprak üzerinde yatmak. Atatürk, böyle bir fikrin uygulanmasından, ölümlü vücudu için ancak gurur duyacağını söyler..."
Atatürk, mezarı için bir yer söylemez.
Hastalık ilerledikçe, son günlerinde, ağaçlık ve yeşillik yerlere özlem duyar.
Vatanın her yerinden getirilecek toprakta yatmak ister.
Yaz, kış yeşil kalan ağaçlı bir yerde yatma arzusunu belirtir.
"Rasattepe", Ankara'da Anıttepe'nin eski adıydı. Anıttepe'nin zirvesinde, birkaç küçük yapı vardı.
Bu yapılar, rasat (meteoroloji) istasyonu olarak kullanılıyordu. "Rasattepe" adı buradan gelir.
Afet İnan'ın kaleminden:
"Bir gün Rasattepe'den hep beraber Ankara'yı ve civarını seyrettik. Atatürk, bu tepenin özellikle kaleye bakan yamacını pek beğenmiş ve kalenin gökyüzüne izdüşümünün buradan en iyi göründüğüne işaret etmişti..."
Lider, 10 Kasım 1938'de ölümsüzlüğe adım atar.
Anıtkabir'in yapımı 1944'te başlar, 1953'te tamamlanır...
Yurt içinden ve yabancı ülkelerden, çeşitli türde çok sayıda ağaç gönderilir. Çevresine, Atatürk'ün istediği şekilde binlerce ağaç dikilir.
Büyük Atatürk'ün, "Yurtta Barış Dünyada Barış" ilkesine uygun, "Uluslararası Barış Parkı" oluşturulur.
Liderin, açıkça belirtmekten çekindiği vasiyeti, böylece yerine getirilmiş olur.
Anıtkabir, sadece bir mezar değil...
Türk Ulusu'nun Millî Mücadele ruhudur.
Özgürlük ve bağımsızlık sembolüdür.
Toprağı vatan yapan şehitlerin kanı, kutsalıdır.
Anıtkabir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurumsal hafızasıdır.
Atatürk'ün düşüncelerinin yaşatıldığı yerdir. Kurucu değerler abidesidir.
Son yıllarda, bir kalabalık ortaya çıktı. Anıtkabir'de, Cumhurbaşkanı'na destekleyici sloganlar atıyor.
Bu tezahürat, alışkanlık haline geldi neredeyse...
Mezarda bağırmanın, gürültü etmenin İslam diniyle bağdaşmadığını bilmeyen... Bilse bile umursamayan...
Dinin gereklerine aykırı hareket eden, günah işleyen bir kalabalık.
Sorsan, Cumhuriyet'in kuruluş tarihini bilmez.
Ama... Çok şey anlatır bize.
Son dönem Türkiye'sinin geldiği durum, tam da budur.
Yozlaşmanın zirve yaptığı nokta, tam da budur.
Cehaletin tercih edildiği sosyolojik vaka, tam da budur. Kitaplar yazılır...
Ve fakat, asıl sorun... Sorumluların bu günaha, saygısızlığa ses çıkarmamalarının, toplum tarafından kanıksanması.
Bu da, biat kültürünün kök saldığı derinliğin ölçüsünü gösterir.
Liyakat sisteminin tabutuna çakılan son çividir bu.
"2524 sayılı Anıtkabir Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Yasa" var.
Bu kanuna göre hazırlanmış, "Anıtkabir Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Yönetmelik" hala yürürlükte.
İşte tam orada,