Mantık hatâları (2)

Şapka Deyip Geçmeyin-58 - Anlatım Bozuklukları-39

Uygun kelime kullanmamak, aynı zamanda mantık hatasını da netice vermektedir:

* "ok sevinçliydi. Adeta etekleri tutuşmuştu."

Etekleri zil çalsa, tutuşmazdı böyle!

* "Yazar, gelecekle ilgili anılarını yazacakmış."

Mâziyle ilgili hâtıraları dedem de yazar, mârifet istikbaldekini önceden yazabilmek!

* "İkinci Dünya Savaşı'nın sonuçları üzerine Atatürk şöyle der:"

Yazar, Cihan Harplerinin sırasını karıştırmış veya ilkokuldan bu yana "Atam sen ölmedin." terânelerinin tesirinden kendini el'an kurtaramamış.

* "Müslümanlar, Fatihlerin ve Yavuzların torunları olarak kendine gelmeli."

Tamam, kimi filmlerde Osmanlı sultanlarını ömürleri haremde geçmiş insanlar olarak gösterme gayretine şahit oluyoruz ama, bütün Müslümanların, Fatih ve Yavuzların sulbünden geldiğini sanmak da fazla mübalağa!

* "Yarının mutlu günlerine özlem duyuyorum."

Kalp gözü açıkmış desek kesmez; ilm-i ledun sahibi olmalı zât-ı muhterem.

* "Yaramazlıklarıyla öğretmenin gözüne giriverdi."

Göze batmak iyi bir şey değildir; usulca süzülüvereceksin böyle gözden içeri.

* "Öldüğü günden beri onu görmedim."

ok vefasız mevtaymış. İnsan arada bir ahbaplarına uğramaz mı yahu!

* "Türkiye'nin 1071 Malazgirt'in fethinden beri demokrasi, siyasî, ekonomik, askerî, vd. alanlardaki ilerleyişi Batı istikametlidir."

1950'lere kadar cemalini göremediğimiz demokrasi, meğerse Malazgirt ile tev'em imiş de haberimiz yok. Onu geçtik de "demokratik" yerine "demokrasi" kullanılınca "demokrasi alanlardaki ilerleyiş" gibi bir tamlama yanlışı da araya sokuşturulmuş oldu.

* "Buram buram kokar / Kalbimin kıpırtıları."

"Duyular arası aktarma" diye bir şey vardır gerçi. Fakat oraya da sokamadım bu ifadeyi.

Bir hâfızı övmek için "Kadife gibi / yumuşak sesi var." dersiniz ya; o hesap. İşitme duyusunun şumûlündeki ses için, dokunma duyusunu ilgilendiren "yumuşak" kullanıldı.

"Kıpırtı" hangi duyu kapsamına girmekte, o bile şâibeli. Normalde "göz" ile idrak edilen bu kelime "kalbimin kıpırtıları" ifadesinde gözün sınırlarını aşıyor. Dışarıdan bakanın görebileceği bir kalp devinimi olsa, kıpırtı denmez. arpıntı bile az gelir başkasının görebileceği kalp hareketine.

Daha "Kalbimin kıpırtıları"nı bir duyu alanına sokamamışken bir de "buram buram" kokutunca.. Bu "aktarma" denilen şey de "haber-i vahid" ile tescil olmuyor; tevâtür lâzım.