Şapka Deyip Geçmeyin-44 - Anlatım Bozuklukları-25
İster mübtedî, isterse kalem eskitmiş olsun, yazarlarımızın en çok hatâ yaptıkları husus nedir dersiniz
Bağlama edatı "de" ile bulunma hal eki olan "-de"leri karıştırmak.
Müstakil bir kelime olan bağlama edatı, biçimce ondan hiçbir farkı olmayan hal ekinden ayrı bir yazıma sahiptir. Bağlama edatı de ayrı yazılır, bulunma hali olan –de ise bitişik.
Kelimenin bitişik veya ayrı yazılması imlâyı ilgilendirir.
İmlâ, bir dilin doğru olarak yazıya geçirilmesinde birlik sağlamak maksadıyla konulmuş kaideler bütünüdür lâkin hiçbir dönemde de kâmilen bir müştereklik sağlanabilmiş değildir. Bu bakımdan, bazı yazım yanlışlarına müsamaha ile bakılabilir. Hattâ kimi usta yazarlar bir tepki mahiyetinde bazı yazım kaidelerini bilerek çiğnemişlerdir. Attila İlhan, yazılarında büyük harf kullanmamıştır.
- Madem öyle, "de"lerin yazımı neticede imlâya terettüp eden bir husus. Müsamaha ile bakılamaz mı
-Kat'â ve asla! Her ne kadar kimi imlâ yanlışları müsamaha ile karşılanabilirse de bazı imlâ hatâları mânayı da değiştirdiği için aynı zamanda anlatım bozukluğuna sebep olur. Bağlama edatı de ile, hal eki olan –de'lerin karıştırılması, bu kabildendir. Anlatım bozukluluğunun ise müsamaha edilecek tarafı yoktur.
Bu yazımızdaki misaller, mânâya tesir eden bu tür imla hatâlarının doğurduğu anlatım bozukluklarını göstermektedir.
Bir insan ana dilinde meramını hatasız olarak yazıya dökebilmelidir. Yazarlığa soyunan bir kimseyse hele...
Yazı yazma hevesinde olan herkesin bağlaç olan "de" ile, bulunma hali –de'nin doğru imlâsını öğrenmesi şarttır. ünkü aşağıdaki misallerde görüleceği gibi doğrudan doğruya mânâyı değiştiren bir husustur.
Sonraki yazımda bir "NOT" ile, mezkür imlâ yanlışını önleyecek ipuçlarının bulunduğu makalemin adresini vereceğim.
Şimdi mevzuyu işlemeye başlayabiliriz.
*"Hz. Peygamber'e, bir gün, bir sahabe tarafından, önemli bir konuyla alakalı olarak "Ya Resûlellah! Yoksa SİZDE mi unuttunuz!" diye bir sual tevcih olununca, gayet hikmetâmiz, hem de gayet veciz bir tekellümle Peygamberimiz, cevaben "Ked [kad olmalıydı] unsîtu..." buyurmuşlardır. Yani, 'Muhakkak, bana unutturulmuştur...' karşılığını vermiştir."
Peki, Efendimiz niye şöyle cevap vermemiş
-Hayır, başka yerde unutmuştum, BİZDE değil!
ünkü bağlaç olan de, yanlış olarak bitişik yazılmış.
"Yoksa siz DE mi unuttunuz" diye yazılmalıydı.
Diğer bir yazarımız da uzun cümlesinin bir yerinde şöyle demiş:
*"...Böylece barışDA sağlandı."
Yâni "bir şey, savaşta değil barış zamanı sağlanmış" gibi anlaşılan cümle, aslında farklı bir mânâ ifade etmek isteyen yazarın, yaptığı imlâ yanlışı sonucu bu duruma gelmiş. Yapılacak şey, bağlama edatı olan "de"yi ayrı yazmaktır:
"...Böylece barış da sağlandı."
Bir başka yazarımız da aynı şekilde bağlama edatı olan de'yi hal eki gibi bitişik yazarak cümlesinin, hiç de kast edilmeyen bir mânâyı ifade etmesine sebep olmuş: