Harika bir başlangıçtı.

On bir dakikada biri Gürcistan'dan, birinin direkte patladığı dört tehlikeli atağın oynandığı bir maç...

İşin içinde 'Bizim Çocuklar' olduğu için duygusal bir değerlendirme değil asla bu.

Hem maç hem de Bizim Çocuklar harika başladı

Kaan'ın şutu direğe çarpıp dışarı fırladığı an hepimiz gol olduğunu düşündük; ancak takımın o çabasının karşılığını Ferdi'nin ortasında, Gürcü futbolcunun can havliyle uzaklaştırdığı topa Mert Müldür'ün muhteşem vuruşuyla aldık.

Turnuvanın en iyi golüydü. Avrupa Şampiyonası'ndaki yedi dakikalık bahar havamız, yediğimiz golle Dortmund semasından yağan yağmur gibi kapandı.

Arda Güler'in çaresiz bırakan o vuruşuna kadar... Turnuvanın en iyi golünü atmıştık, daha iyisini attık.

Avrupa Şampiyonası'nın sıradan duran bir maçını futbolumuzla ilgi çekici hale getirdik.

Turnuvanın şu ana kadarki en iyi maçlarından biri oldu.

Karşılıklı ataklar, kora kor mücadele, şutlar, acı, ter ve gözyaşı... Her şey vardı. Bir maçtan başka ne isteyebilirsin

Bir grup maçından çok eleme maçı gibiydi.

Ne gollerdi ama...

Müldür'ün, Pavard'ın golünü hatırlatan golü mü daha iyiydi, Arda'nın Zidane'a nazire yapan golü mü

Böyle bir tartışma içinde olmak ne güzel. Hele tarihlerindeki ilk maça çıkıp vidaları sıkmış, zor geçeceği belli Gürcistan maçında.

"Bitir, bitir" nidaları arasında top Kerem'in önünde kaldığında, yap golü heyecanıyla bitirmek, bu maçın üzerine kaymağı oldu.

Topla çok rahattık. Top rakipteyken iyi yerleştik, ama adam adamalarda eksik kaldık.