Fenerbahçe pes etmez
Fenerbahçe için sarsıcı geçen bir haftanın sonunda kırıcı bir maçtı. Son haftalarda formunu tabelaya yazdırmayı becermiş Başakşehir FK, maça hızlı ve sert başladı.
Maçın hemen başında ofsayttan sayılmayan gollerinin dışında pozisyon üretmelerini sağlamasa da bu agresiflikleri, Fenerbahçe'nin de pozisyon üretmesini zorlaştırdı.
Kanatları özellikle Kostiç ve Oğuz ile sol kanadı kullanan Sarı-Lacivertliler, hedefi bulmayan ortalar nedeniyle atak bitirmeyi başaramadı. Güçlü oyunlarını daha çok pozisyona çevirememelerinin sebebi, rakibin savunma agresifliği kadar kendilerinin bu özelliğiydi.
Kazandıkları bir topla Başakşehirli futbolcuları geride eksik yakalayıp merkezden geldiklerinde Dzeko harika bir gol attı. Asılsız söylemlerle yaratılan "Hakemler Fenerbahçe'yi kolluyor" algısı, hakemlerin kararlarına "Ben Fenerbahçe'yi kollamıyorum" gösterisi olarak yansımış.
Maçın genç hakemi, ikili mücadelelerde vermediği faullerle ilk yarıda çifte standart oluştururken, İrfan Can Kahveci'nin rakip ceza sahası köşesinde kündeye getirilerek düşürülmesine "temiz" hamle kararı vermesi, bu hormonlu tavrın zirvesiydi.
Üstelik sonrasında futbolcular arasındaki gerginliği de tırmandırdı bu hareket. Rahmetli Selçuk Yula, futbolun Fenerbahçe'ye karşı oynandığını anlatırdı. Her ne kadar Galatasaray başkanı bu söylemi kendi safına çekse de Yula'nın söylediği yıllardan bu yana değişen bir şey yok.
Hiç yoktan yere, belki de sporculuğuna en çok saygı duyacağı meslektaşına kafa attıracak kadar motive eden ne olabilir
Ve bir Fenerbahçe klasiği: İlk gelen şut gol olurdu, bu kez ilk çekilen şut gol oldu. Orta saha, stoper ve kaleci ortak hatasında Piatek sihirli bir dokunuş yaptı. Sezonun en çok eleştirilen ismi En-Nesyri ondan daha iki sihirli vuruş yaparak, Fenerbahçe'nin yeni bir başlangıç aradığı maçta ilk adımı attırdı takımına.