Erken konuşma hastalığı

Şenol Güneş'in elinde yoğrulması beklenen oyuncu grubu, acı veren sonuçlar alsa da sonunda ne oynamak istediği anlaşılır bir ekip olmak üzere.

Yüksek motivasyonla oynadıkları Fenerbahçe maçında pek öne çıkmadı, ancak o günden bu yana topu kullanmak isteyen bir takım görüntüsündeler.

Bunu Galatasaray deplasmanında "en iyi performans" seviyesine çıkarmış. Topu ilk dakikadan itibaren alıp oyuna yön verme niyetinde olan bir takıma dönüşüyorlar. Bunu yaparken fiziksel fark yaratmaktan uzaklar.

Bu durumu biraz antrenman yüklemesiyle, fakat daha çok transferle çözecekler gibi görünüyor. Bu eksiklik, onlara topu kullandıkları anlarda pozisyona girmede zorluk ve atağı bitiremeyip kontra atak yediklerinde rakibin kalelerine korkmadan gelmesi olarak yansıyor.

İlk on beş dakika böyle geçti. Antalyaspor bu anların kıymetini hiç bilemedi. Visca'nın alıp sürüklediği atakta Banza ile golü bulmasından sonra oyunun hâkimiyeti de Trabzonspor'a geçti. Yapmak istediklerini rahat yapar oldular.

İlk yarı skoru daha güvenli hâle getirebilirlerdi. Ülke olarak saha dışı için kullandığımız "futbol aklı" terimi, elbette saha içinde de çok kıymetli. Son maçlarda bunu sağlayan oyuncu Nwakaeme'ydi. Onun olduğu anlarda, temposu ne kadar düşük olsa bile top sahada daha derli toplu dolaştı.

O yokken, topun da izleyenlerin de gözü onu aradı. Galatasaray maçında karşısındaki sağ bekleri nasıl domine ettiğini hatırlasanıza. Dün ona eşlik eden Visca'ydı.