"Sevda ne yana düşer usta" veya ne menem şeydir 1 Mayıs

İki gün önce 1 Mayıs'tı. Kimilerine göre de sözde bayram.

Asıl özde bayram bugün beyler!

Nadir de olsa bu köşecikte bazen şaka bazen ters köşe yaptığımız vakidir.

Bizim kesimden, solcuların tozunu almaktan zevk alan yazarlarımız var, ilgiyle takip ediyoruz hepsini. Bir de biz deneyelim istedik bakalım. Belki "hicviyemiz" gelişir ya da en azından denemiş oluruz. Beceremezsek şamata yapmış oluruz.

1 Mayıs kendi bağlamı içerisinde kimilerine göre anlamlı bir mücadeledir. Güç tarafından sömürülen işçinin geçim derdi, can acısı ve ağır iş koşulları karşısında can havliyle hoplayıp zıplaması, bazı haşarılıklar yapması.

Mutlak kötü bir şey mi Hedefte gerçekten sömürge merkezleri varsa kötü diyemeyiz.

Ancak, Gezi parkında toplaşıp, altını kirleterek gezen pejmürde, bakımsız, biraz da kirli, fazlasıyla mankurt ve lakayt ergenlerimizin her zaman tetikte bekleyen ve dahi ülkemizde oldukça fazla bulunan hain şer odakları tarafından ele geçirildikten sonra piyon olarak ortaya itilmeleri suretiyle bunların buradan devrim hayali kurmalarına benzer bir durumdur 1 Mayıs'ın çeşitli terörize gruplar tarafından ideolojik bir bayrama devşirilmesi.

Bu ülkede, herkesin nefes almasını zorlaştıran insanlar, hava kirliliğinden şikâyet etmekteler.

Sürekli görmezden geldiğimiz için, büyümesine, ilerlemesine sebep olduğumuz kas ve kemik, hatta DNA hastalıkları var bu ülkenin.

Bu atmosferi kirleten, altı bezlenmesi icap eden bu güruh sussa da biz bu deruni hastalıklarımıza kafa yorsak istiyoruz.

Türkiye'de ülkenin bütün yapısal sorunlarına çözüm üretebilecek yetişmiş "insan kıymetleri" bulunmaktadır; hatta bu kıymetler heder edilmektedir.

Bu durum da milli problemlerimizden biridir.

Bu kıymetli varlıklarımıza "sevda ne yana düşer usta" gibi Müslüm edasında bile olsa yol sorulsa: "Gövdemizi duvara çarptık, kan revan içerisindeyiz; lütfeyle, gel bizi toparla, hiç olmazsa nasıl toparlanacağımızı söyle, biz ettik sen etme" denilerek bu kıymetli insanlardan toplumun istifadesine yardım istense.

Reddetmezler emin olun. İstek samimi olursa bu kâmil insanlar mutlaka olumlu mukabelede bulunurlar.

Çünkü bu insanlar ülkeye ve milletimize dair samimi iyi dileklere sahiptirler.

Bize demokrasi kazığı atanların hedefli ya da hedefsiz, belki en büyük başarısı, toplumu aşağıların aşağısına indirerek tabanda tepişmeye icbar etmiş olmalarıdır, bu düşman namına başarıdır!

Eğer inanç meselesiyse; bendeniz demokrasinin kafiriyim.

Ve fakat bugünlerde özellikle milli kesimin en çok "sünnetullah" üzerinde düşünmesinin gerekliliğini öngörüyor ve bunu salık veriyoruz.

Öyle klasik ezberler gibi, "nasılsanız öyle yönetilirsiniz" cümleleriyle açıklanacak durumda değiliz.

Hastalık daha derinde, tedaviyi geciktirirsek bu bünye heder olur. Bunu öngörmek bilgelik de sayılmaz.