Medeniyet dediğin şey, tabelalarla ölçülür mü
6 Şubat depremlerinin ardından, yıkımın ve acının en derin şekilde hissedildiği şehir Hatay'dayız.
Hatay Valisi Mustafa Masatlı'nın toplantısına iştirak ettim. Valinin, "Deprem öncesi kahverengi tabelalarımıza yenileri eklendi." sözleri hafızama kazındı.
Niceliği ifade eden bir cümle değil asla.
Aslında bu, bir şehrin tarihine sahip çıktığının, yıkıntılar arasından medeniyet mirasını ayağa kaldırma gayretinin göstergesi. Çünkü o tabelalar yalnızca yön göstermez; bir geçmişin, bir kültürün, bir kimliğin izlerini taşır ve dahi geleceğe yön verme cehd ü gayretidir; arzusudur.
O zaman buyurun, tabelaları takip ederek medeniyet yolculuğuna çıkalım! (Yazı rengini kahverengi görürseniz bilin ki önünüzde bir tabela var!)
Dikkat! Medeniyet Alanına Giriyorsunuz!
Medeniyet dediğin şey, sadece taş üstüne taş koymak değildir. "Medeniyet, insana dair her şeydir." der büyüklerimiz. Tabelayı dikmek yetmez, o tabelanın işaret ettiği şeyi yaşatmak da gerekir.
Sadettin Ökten'in dediği gibi, "Şehirler sadece fiziki yapılar değildir, onların bir ruhu, bir karakteri, bir ahlakı vardır."
Şehir dediğin yer, AVM'lerle, gökdelenlerle büyümez.
Çay ocakları kapanmış, çocuk sesleri susmuş, komşuluk bitmişse, istediğin kadar bina yap, girdiğin yol çıkmaz sokaktır.
Hatay'ın Medeniyet Rotası
Şimdi Hatay'a bakalım. Bu şehir tarih boyunca medeniyetin uğrak noktası olmuş bir kavşak!
Roma geldi, yollar yaptı.
Osmanlı geldi, hanlar inşa etti.
İslam geldi, kimlik kazandırdı.
Deprem geldi, yıktı geçti!
Ve fakat, deprem sonrası "şivekar bir şehir" inşa ediliyor.
Tabelalar arttıkça tarih yeniden canlanıyor.
Hatay, medeniyet geçmişiyle cilveleşiyor.
"Ben buradayım! Tabelamı takip et, seni geçmişin derinliklerine götüreyim ki gördüğünle geleceğine şahsiyet kazandır." diyor.
Hatay, taşın, toprağın, yıkıntının değil; ezanın, çanın, hazanın şehri. Burada medeniyet, yalnızca geçmişten kalan taş binalarla değil, kokusuyla, sesiyle, tadıyla var.
Peki, her şeye tabela koyunca iş çözülüyor mu
Mahalle kültürü gitti, mahalle kapandı!
AVM'ler türedi; esnaf kepenk indirdi, yerel üretici yok!
Cami etrafında şekillenen şehir anlayışı unutuldu, Ruhsuz Şehir Bölgesi oluşturuldu.
O yüzden Hatay bize bir şey öğretiyor: Medeniyet, sadece inşaat projesi değildir.
Eğer öyle olsaydı, en yüksek binalara sahip olan yerler en medeni yerler olurdu.
Medeniyet, önce insanı inşa etmekle başlar.
"Medeniyet Yolu" Kapalı! Alternatif Rota Ara!
Bize yıllarca "Gelişmek için modern olmak lazım" dediler.
"Modern" dediler, yolları genişlettiler ama insanları uzaklaştırdılar.