Işığı görenler parmak kaldırsın!

Üzerimizde dolaşan gölgeler var. İnsanların yüzünü karartan gölgeler değil bunlar, gözünü açmaya zorlayan gölgeler.

Her çağın bir imtihanı olur, bu çağın imtihanı hakikati duymanın güçleşmesi. Sokrates "Sorgulanmamış hayat yaşanmaya değmez" derken bir ömürden söz etmiyordu, bir toplumun kendi vicdanını uyandırma gücüne işaret ediyordu.

Bizim de bugün ihtiyacımız olan tam bu.

Gençlerin yürüdüğü sokaklarda ışık var ama yön bulanık. Bir ekranın serin parıltısı, mahalle sıcaklığının yerini aldı.

Kalabalığın gürültüsünü duyuyoruz, kalbimizin sesini işitmekte zorlanıyoruz. Teoman Duralı Hoca, "İnsan ruhunu kaybettiğinde medeniyet için tehlike sinyalidir" der. Bu cümle kuru bir uyarı değil, gençliğin kaderine yazılmış bir pusula.

Ruhun sesini kaybeden toplum önce yolunu, sonra çocuklarını kaybeder.

Aidiyet incelmeye yüz tutmuş durumda. Sezai Karakoç'un diriliş çağrısı hâlâ ses vermeye devam ediyor. Bir milletin dirilişi gençlerin kalbinde başlar. O kalpte bir kıvılcımın yanması toplumsal hafızayı ayağa kaldırmaya yeter.

Her sessizlik yeni bir sözün habercisi olur.

Cemil Meriç, "Hakikat bir ışık, idrak onu taşımaya yarayan kandildir" der. Bugün hakikat var, idrak yoruldu. Toplumun omurgası nedense nefeslenmek istiyor.

Yorulan her yapı yeniden doğrulacak bir hamle arar. Şimdi o hamlenin vakti.

Parlak koridorlarla yorgun merdivenler arasındaki fark gençlerin kaderine gölge düşürüyor. Mümtaz Turhan'ın dediği gibi, "İnsanı ve toplumu ayağa kaldıran kuvvet, kültürdür."

Kültür ortak bir dil bulduğunda sınıflar arasındaki perde incelir. Ortak bir söz insanları aynı hedefe yöneltir.

Bu halk yüreğinde güçlü bir bağlılık taşıyor. Fakat gençlerin bir kısmı başka diyarlara yönelmek istiyor. Said Halim Paşa'nın tespiti burada canlanıyor. "Bir toplum kendi ahlaki zeminini kaybettiğinde yönünü de kaybeder." Yönü yeniden bulmanın yolu ahlaki sesi tekrar yükseltmektir.

Dijital dünyanın gürültüsü hakikatin üstüne ince bir sis bıraktı. Yalan hızlı yürüdü, gerçek ağırlaştı. Fakat gerçek hiçbir zaman yok olmaz. Cevdet Said, insanın değişimin anahtarı olduğunu anlatırken sesleniyordu. "Bir bireyin doğrulması toplumun kader çizgisini bile değiştirebilir. Hakikatin sesi kaybolmaz, yalnızca yankı verecek kulak arar."

İnanç bu topraklarda güçlü bir damar. Mehmet Akif'in "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın" duası hâlâ ayaktadır. İnancın taşıdığı ruh kendine güven arıyor. Güven kırılmış olsa da iman hâlâ diri.

Yeni bir güven dengesi kurulabilir. Bu toplum inançla yükselmeyi bilen bir toplum.