Ey yarı çıplak Kureyş!

Ey yarı çıplak Kureyş!

Hafızamızda, Türkiye için organize edilen ve özünde ifsat unsurları barındıran ilk güzellik yarışmasının travmatik hatırası kayıtlıdır.

Üstünlüğün takvaya bağlanmış olması Müslümanlara hem bir ufuk çizgisi ve bakış açısı belirlemesi açısından hem de toplum içinde bir iletişim düzlemi oluşturması açısından kâmil bir dünya görüşü oluşturmaya yeterli.

Bir başkası için elimizde niyetmetre gibi bir cihaz elbette arzulamıyoruz. Kalifiyenin mikyası olarak ancak takva kavramı üzerinden Müslümanların şu andaki zilletini kavramak mümkün.

İçine düştüğümüz zilleti de takvanın negatifizıddı olarak tanımlasak yanlış yapmış olmayız.

Konu malum! Suudi Arabistan güzellik yarışmasına dahil edildi.

Bir Arap kızı podyumda soyundu!

Ve o kızın Kelime-i Tevhidi de barındıran Suud bayrağıyla verdiği müstehcen pozları ortaya saçıldı!

Türkiye'nin; boynuna bağlı taşınması güç ağırlıklarına rağmen "Hak din İslam" söz konusu olduğunda geliştirdiği tavırlar, elbette Allah'ın hoşnutluğunu getiriyor ki dünyanın herhangi bir yerinde Müslüman denince ilk önce milletimiz akla geliyor.

Ülkemizin tavrı belirleyici oluyor, ölçü oluyor, Müslüman coğrafyalarda doğal bir beklenti oluşturuyor. Tavrımızın yetersiz kalması ise bize yakıştırılamıyor.

İsmet Özel'in "asalet icbar eder" sözünden mülhem takvanın milletimize kazandırdığı asaletten söz edebiliriz.

Gönül ister ki bugün Mekke ve Medine'de Müslümanlar pasif de olsa bir direniş sergilesinler. Tevhit içeren bayraklarına yapılan saygısızlığı bari tel'in etsinler.

Mescid-i Haram'da, Mescid-i Münevvere'de toplaşıp uzun uzun dua etsinler. Allah'ın gazabına uğramaktan sakınsınlar. Ve başlarına geçen adamı biraz olsun silkelesinler.

Gazze yürüyüşünden dönen mücahit ruhlu kardeşimizin taşıdığı, üzerinde Tevhit yazılı bayraktan dolayı darp edilmesi üzerine bu toplumda geniş çaplı bir infial oluşmuştu, hatırlayalım.

Devletten, resmî kurumlardan beklemek yerine Arap toplumu üzerinde baskı oluşturabilmek için, onların da vakarla yönetimlerini eleştirmeleri için sanırız yine bizim harekete geçmemiz gerekecek.

Ve ben en azından Hac Umre turizmi yapan büyük organizasyonlarımızın, Diyanetimizin, İslami duyarlılığı her daim diri tutmaya çalışan STK'larımızın bu meseleyi gündem etmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Belki bu vurdumduymazlığımız, İslam'a hürmetsizliğimiz, küfre aşermemiz bizdeki Arap halklarıyla birlikte Müslümanlara olan sempatiyi de azaltacaktırazaltıyordur!

Şimdi farkında olmasanız bile bunun çok önemli bir ayrıntı olduğunu yakın gelecek öğretecektir.

Elbette itirazlar ve muharrik gücümüz bir noktaya geldiğinde yüzümüze Keriman Halis olayı haykırılacaktır, bunu göze alarak söylüyoruz.

Biz, Kureyş'ten Yesrib'e olan hicretimize on yıllardır gayret gösteriyoruz ve mutlaka bir gün namusumuz üzerine düşen haleli ortadan kaldırıp hilalimizi güldüreceğiz.

Ancak bunca tecrübeye rağmen ve çoğunlukla Müslümanların yüksek hürmetine rağmen Suud'un en azından Tevhit içerikli bir bayrakla kızlarının o pozları vermesini tel'in etmeleri lazım.