Buradan orası kaç Haniye eder

Bir önceki yazımı sarsıntılar içinde hitama erdirebilmiştim. "Satır" kavramı bütün anlamlarıyla doğrayıcıydı. Yazının sabahı sarsıntının sebebi, satırın kesiciliği anlaşılmıştı.

Koca yiğit, koca aslan İsmail Haniye...

Bir cetvel verdi elime; "ölç, biç, çiz, hesap et bakalım" dedi ve anayurduna gitti.

Bir Müslüman'ın erişebileceği en yüksek rütbelerden...

"Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz!.." hadisinden mülhem gaflete düşmeden hayatını inşa edebilen kaç kişi var

Ben mesela! Bu yüksek rütbeye layık olabilme ihtimalim var mı

Kendi adıma cevaplanması çok zor bir sual!

Gazze'de şehit düşen çocukların, gençlerin özellikle simalarını seyrediyorum. Çünkü onların gözlerinde, hep böyle, baktığı yerin arkasında bir şeyi görüyormuş gibi bir ifade olur.

Boşluğa bakıyormuş gibi değil. Dünya çok umurunda değildir bunların.

Gerçekten de öyle yaşamışlardır. Dolayısıyla şehit olurlar.

Paçası temiz olmayan, kalbi çelişkilerle dolu, eğri büğrü adamlara şehitlik nasip olmaz.

Esas maharet, gafleti yıkabilmek. Gönlü gafletten koruyabilmek...

Hesapçı kitapçı adamlar, millete kazık atan adamlar, kin, nefret dolu adamlar şehit olamaz yani.

Fenafillahın zirvesidir şehitlik.

Özel bir makamdır; liyakat gerekir. Bu liyakat da yaşama şekliyle oluşur.

Dünyanın baş düşmanı kime saldırıyorsa baş şehit odur. Bu anlayışla bakılması dahi İsmail Haniye'yi hak ettiği makama yerleştirmeye yeter.

Adamın hayatı cihat. Ölümü de göçü de tam şehadet. Kaytarma yok. Acabaları yok.

Bütün rükünleriyle, uygulamalarıyla tam bir cihat.

Yaşayan Kur'an denilecek adamlar Gazzeliler.

Kaçamak yok. Sızdırmıyor.

Allah'ın adamı. Allah'ın askeri.

Allah temiz ve güzel insanlarını şehit kılıyor.

Yazdıklarımızla, paylaştıklarımızla ayağa kalkmaya çalışıyoruz onların gölgesine sığınarak.

Binlerce paylaşım yapıldı; şehadetine şahit olundu.

Hepsini çok önemsiyor, kıymetli buluyorum. Zira bu kadarcık da olsa hassasiyet var anlamına gelir bu paylaşımlar.

Zamanın ruhuna uygun diye tabii ki riyakarlık yapan da olur.

"Hassasiyetle ortak oluyorum, dahil oluyorum" diye yapan da olur ama ağırlıklı olarak tam bir cetveldir bu olay.

Şimdi Haniye'nin hayatı, şehadeti tam cetvel.

Bu cetvele bakıp herkes kendi eğrisini, eksiğini, kusurunu görür. Bunun pişmanlığı da olur. Dolayısıyla bunun duygusunu ifade etmek en azından bir şeydir. Kayıtsız kalınamaz.

Kâfir olan içten içe sevinir. Onlar İsrail'in ruhuna eklenirler.

Ama öyle ya da böyle içinde imandan bir şube bulunan şehadetin ruhuna eklenmeye çalışır.

Oğlu, "Babamın kanı Filistin'deki en küçük bir çocuğun kanından daha değerli değildir!" dedi.

İşte cetvel tam da bu.

Bütün ailesiyle beraber mücahit adam.

"Emrolunduğun üzere dosdoğru ol" ayeti mesela. Kendisinde tecessüm etmiş adamlar bunlar.

Bu adamlar, bu dünyanın yalan olduğunu hakkel yakîn idrak etmiş adamlar. Öyle olmasa şaşkınlık olur, şok olur.

Tam bir rıza var adamın ailesinde.