Bu emanet göçünü biz üstlenelim!

Gazze, yeryüzünde insanlığın alnına çalınmış kara bir damga. Savaş değil, bir uygarlığın işgali, bir vicdanın iflası.

Açlıktan ölen çocuklar, ilaçsızlıktan tükenen bedenler, bombaların altında paramparça olan aileler...

Gazze'de toplumsal varlık tükenmiş halde. Bir toplumun barınacak çatısı, içecek suyu, güvenli sokakları yoksa o toplum yoktur. Bugün Gazze, yok sayılan bir toplumun adı.

İnsanların yaşama hakkı ellerinden alındı. Bu yüzden göç, onlar için bir tercih yerine zarurete dönüşmüş durumda.

Göçün adı çaresizliktir. İnsan, doğduğu topraklardan keyifle gitmez. Göç, hatıraları mezar taşlarının dibinde bırakmak demektir.

Bugünkü tablo, Gazze halkının çaresizliğin pençesinde kıvranışıyla gözlerimizin önünde.

Geçenlerde Yılmaz Özdil, operasyonel olarak getirilişlerini "sığınma" gibi cilaladığı Siyonist kardeşlerini savunuyordu. Hangi saikle söylediğini bilmiyoruz ama ya pervasız bir cesaretle söylüyor ya da bilinçli bir ideolojik konsolidasyon yürütüyor. Pervasız diyorum zira bu ülkede ekranda şecaat gösterisini erkeklik zanneden, ama perde arkasında ilk fırsatta kaçacak delik arayan tipler malumunuz.

O, operasyonel olarak taşınan Siyonistleri sahiplenecek kadar ileri gidiyor; biz ise ölüm kıskacında inleyen Gazzeli kardeşlerimizi sahiplenmeye dahi yanaşamıyoruz.

Oysa biz, zalim Esed'in zulmünden kaçan Suriyeli kardeşlerimizi bağrımıza bastık. Evet, ağır ve sancılı bir imtihan oldu, içimizden bazıları bu misafirliği taşımakta zorlandı.

Ama en nihayetinde yalnızca Suriyelileri değil, Suriye'nin kendisini de sahiplenmiş olduk.

Bu, bir göçün nasıl stratejik bir kazanıma dönüşebileceğinin en yakın örneği değil midir

Şimdi sıra Gazzeli kardeşlerimizde.

Onları alalım, Türkiye'ye, Suriye'ye, Kıbrıs'a yerleştirelim.

Kim bilir, bakarsınız Suriye'yi aldığımız gibi Gazze'yi, Filistin'i de alırız.

Çünkü ümmetin yükünü omuzlamak ümmet coğrafyasını da omuzlamaktır.

Travma Gazze'nin toplumsal kimliği olmuş vaziyette.

Gazze'de kaybolan her can, bizim hafızamızda bir boşluk açıyor. Eğer bu boşluğu diri tutmazsak, Gazze bir gün sadece unutulmuş bir felaket olarak kalır.

Batının demokrasi nutukları Gazze'nin enkazında boğulmuştur.

İnsan hakları dersleri, Gazze'nin kan gölüne gömülmüştür.

Gazze'nin çocuklarının mezar taşları bile yok.