Birileri gazetesi için "destek ve dayanışma" diye bağırıyor! Duyan oldu mu
Sloganlara bakınca sanki basın özgürlüğü manifestosu. Perdeyi aralayınca ideolojik bir kale, bağış sandığı ve duvarda parıldayan, "Aydınlanma Devrimleri" putu.
Gazetecilik mi Hayır.
Mesaj mı "Kasayı doldurun, gerisini bize bırakın."
Aynı gün aynı gazetede bir yazar tarih sahnesinde kalem sallıyor. Diyor ki, "Abdülhamid Kıbrıs'ı verdi."
Sanki padişah canı sıkılmış, imparatorluğun topraklarını sahaf dükkanında parça parça satışa çıkarmış gibi.
Hâlbuki gerçek farklı.
4 Haziran 1878 tarihli Kıbrıs Sözleşmesi'nin maddesi hâlâ arşivde duruyor.
İngilizce aslı: "Cyprus... to be occupied and administered by England."
"Terk edildi" ya da "devredildi" yazmıyor.
Hukuken egemenlik Osmanlı'da kalıyor.
Hatta şart koşuluyor, Rusya Kars, Ardahan ve Batum'u iade ederse İngiltere Kıbrıs'tan çekilecek.
Demek ki mesele "nihai terk" değil, "şartlı idare."
Ama bizim aydınlanmacı tarihçi bu satırı görmüyor. Çünkü dert başka.
Vermeye çalıştığı şablonik mesaj, "Padişah ülkeyi sattı, Cumhuriyet kurtardı."
Dönemin şahidi Ahmed Cevdet Paşa'nın notlarına bakalım. Devletin durumunu şöyle anlatır, "Asakir perişan, hazine boş, düşman Yeşilköy'e dayanmış."
Böyle bir ortamda İngiltere'den garanti almak için Kıbrıs'ın idaresini vermek, ölümcül bir kanamanın önüne tampon koymaktır.
Bir de para meselesi.
Yazar "92 bin sterlin haraç" diyor. Evet, tribute diye bir rakam var, ama İngiltere'nin kendi parlamento kayıtlarına (Hansard, 1892) bakarsanız görürsünüz; bu paranın 82 bin sterlini doğrudan Osmanlı'nın Avrupa borçlarının faizine kesiliyordu.
Yani Abdülhamid'in kasasına giren altın sandığı değil, İngiliz muhasebesinde çevrilen bir hesap oyunu.
Yahu ben tarihçi değilim. Araştırmayı çok seviyorum ve yakın tarih meselesinde (250 yıl) pergelin sabit ayağını hakkaniyet perspektifinde sahih kaynaklara temas ettirmeye çalışıyorum; o kadar. Zira bu hakkaniyet benim Müslüman refleksimden kaynaklanıyor.
Tarihçi olmayan biri dahi doğru taramayla "Padişah paraya tamah etti" masalını işte böyle çökertebilir.
Hele bir de sizinkilerden Karaoğlan'ın, rükû ettiği İngilizlerle birlikte hareket etme isteğinden dolayı kaybedilen bir Kıbrıs Harekâtı var ki evlere şenlik. Yerim dar, bu konuya şimdilik girmiyorum.
Gelelim asıl kopuş noktasına.
1914'te Osmanlı, Almanya yanında savaşa girince İngiltere tek taraflı ilhak etti. 5 Kasım 1914 tarihli Kraliyet Bildirgesi'nde açıkça yazılı: "Cyprus is annexed to the British Crown."
Sayın yazar, Abdülhamid'i o tarihte zaten sizinkiler altı yıl önce tahttan indirmişti.
Ve asıl mühür, Lozan Antlaşması'nda vuruldu. "

4