Geçtiğimiz günlerde muhtemelen toplu olduğunu düşündüğüm bir e-posta aldım. Ya da yazılarımın muhtevası İslam'ı çağrıştırdığı için şahsıma özel gönderilmiş de olabilir. Ancak yine de toplu olduğunu düşünüyorum; çünkü muhatap belirtilmemiş.
E-postayı gönderen kişi, mesajını "Deist Falanca Kişi" imzasıyla bitirmiş. İsminin önüne unvan niteliğinde "Deist" sıfatını eklemeyi uygun görmüş.
Rabbim nasuh bir tövbeyle arınmayı (bu hepimiz için bir temennidir) ve mühtedi bir şahsiyet olarak yaşamını tamamlamayı nasip eylesin.
Mektubun içeriğine girmeyeceğim. Anladığım kadarıyla M. Kemal ve DİB Başkanı Ali Erbaş hocayla husumetli biri. Bu durum, Daryush Shayegan'ın "kültürel şizofreni" kavramını hatırlatıyor: İnanç değerleri, gelenek ve modernite arasındaki çatışmadan kaynaklanan algısal bir karmaşa.
Ne diyelim; Allah ıslah eylesin diye dua edelim.
Deizm haddi zatında onulmaz paradokslar yumağıdır.
Gazze'de katliam yapan terör çetesi İsrail'in tasmasız itleri Siyonistler için neden bir şey demezler
Evanjelist ekolün, Yahudilik ve Hristiyanlık üzerinden küresel bölücülük politikaları karşısında neden ses çıkarmazlar
Neden tek hedef İslam
Hristiyan, Yahudi ve Deist arasında bir fark olmadığı ya da ziyadesiyle benzerlik olduğu için tek hedef İslam'dır!
"Allah'a ulaşmak için bir peygambere gerek yok." diyorlar. Ancak aynı kişiler, tarihsel figürleri ilahlaştırarak, bu savlarını zayıflatıyorlar. Örneğin; M. Kemal'i ilahlaştırma noktasında Deistçe davranmıyorlar!
Tıpkı cahiliye dönemi Arapları gibi: Bir yaratıcının varlığını inkâr etmezlerdi; ancak kendi elleriyle yaptıkları Lât, Uzzâ ve Menât'ı ilahlaştırırlardı!
Deist düşünce, akıl, sezgi, bilim ve gözlemin, tanrının varlığını anlamak için yeterli olduğunu iddia eder. Ancak bu araçların da bir dogmaya dayanması gerektiğini göz ardı ederler. Ontolojik olarak, akıl ve bilim gerçek işlevini bulduğunda, insanın ideoloji ya da şahısları ilahlaştırma ihtiyacı zaten ortadan kalkar.
Deizm, insanın kendi yarattığı bir tanrı fikrine inanmasıdır.
Bu durum, bireyin hem içsel bir tatminsizliği hem de toplumsal değerlerle çatışmasını ortaya koyar. Özellikle bireyin şahsiyet ve kimlik meselesi, bu düşüncenin temel açmazlarından biridir. Gelgitler içinde savrulan bir ruh, sağlam bir liman bulamaz ve sürekli bir çelişki içinde yaşar.
Deizmin kökeninde, insanın dünyevi arzularını tatmin etme isteği yatar.