Bana diyorlar ki; madem teknolojiye karşısın niçin otomobile biniyorsun ya da tramvaya-uçağa; yürüyerek gitsene evine. Giderim elbet, keşke süslü semerli bir merkebim, çerkes eyerli bir kır atım olsa idi. (Ne komik olmaya ne de sefil olmaya niyetim var). Ve kapat kaloriferi diyorlar, yakma şofbeni, söndür elektriği, hatta modern diye burun kıvırdığın, insan onuruna yakıştıramadığın şu daracık apartıman dairesinden defol.Çek git, bir adaya mı, bir dağ başına mı, nereye olursa, bir başına vahşetini yaşa, dır dır edip konforumuzu karalama.Robenson menfaatini kovalayan pis bir burjuva idi ve benim bir ıssız adaya çekilip inzivada yaşayacağımı kim söylüyor Kuru gürültüye pabuç bırakmayız. Evet, ben yatarım kara toprak üzerinde ve çekerim kekik kokulu rüzgârı ciğerlerime. Egzoz dumanı ile zift kokusu size mübarek olsun. Ancak bir sorum olacak. Acaba siz razı mısınız meselâ toprağımı delik-deşik ederek petrol aramaktan vazgeçmeye; petrol uğruna güçlünün zayıfı ezmesine son vermeye ve yine petrol uğruna bunca kanlar döküp birbirinizin boğazına sarılmaktan vazgeçmeye Bu mümkün müDönüp duran çarkların, dolapların, desiselerin, çeklerin, senetlerin, komploların, laboratuvarların, genetik araştırmaların; ikili-üçlü anlaşmaların, fabrika bacalarının, gazların, atıkların, saniyede bilmem kaç mermi atan silahların susması mümkün mü Bu sistem nasıl ayakta duruyor ve kaç bacağı varBen değil, siz beni yerimden-yurdumdan ettiniz.Kim bilir kaç Kızılderiliyi katlettiniz, kaç zencinin kara derisinde şakladı kırbacınız.Şu yirminci asrın içinde katledilen insanların sayısı kaçtır Dünya yaratılalı beri savaşlarda-kırımda-kıtlıkta ölenleri üst üste koysanız o kadar etmez.Ağaçları ben kesmiyorum, kuşları öldürmüyor, denizleri kirletmiyorum. Sizin o şişinip durduğunuz modern teknolojinin kurduğu sistem, o sistemin kanlı dişlileri arasında öğütülüp duruyor bu güzelim tabiat, bu masum çocuklar, gökyüzü ve bulutlar.Sadece savaşlar ve şu günlerin gündeminde duran teröre şiddet demeyin. Bakın geçtiğimiz yazlardan birinde sadece Fransa'da sıcaklardan 15.000 yalnız ihtiyar, tek başına yaşadığı evinde sessizce ölüverdi. Öldüklerinde kimselerin haberi olmadı. Ancak cesetler kokmaya başlayınca birer birer topladılar onları, morga kaldırdılar. Tatillerini geçirmekte olan evlatlarına haber salındı: "Babanız, dedeniz, nineniz öldü" diye. Hiçbirinin kılı kıpırdamadı, kimse tatilini yarıda kesip, dönüp gelerek cenazeleri almadı. Ve bu korkunç manzara
Kırk yıl önce İstanbul-Gezi yazıları: Surda açılan gedik
29-10-2025
18
Hor görme garibi
22-10-2025
56
Kitapların yazdığı
15-10-2025
57
İstanbul neresi İstanbullu kim
08-10-2025
51
Kırk yıl önce İstanbul Gezi yazıları: Can pazarı (2)
01-10-2025
34
Korku zamanı
08-05-2024
217
Arslanın ağzı
26-06-2024
205
İnsanı tanımak
31-01-2024
197
Güvercin avlayan martı
14-02-2024
190
Yalnızlık
20-03-2024
181
