İsraf ile tüketim

Mezkur maddede israfın Kur'ân-ı Kerim'de dört farklı alanda kullanıldığı belirtiliyor (Ayrıntı için bk. DİA). Bunlardan birinde "kişinin kendine ait veya sorumluluğu altındaki mal ve imkânları gereksiz yere harcaması" şeklinde tarif ediliyor. Zamanla anlam daralmasına uğrayıp ve ahlâk literatüründe genellikle ferdî harcamalardaki aşırılığı ifade etmeye başlamıştır.

Dinen haram kılınan maddelerle lüks sayılanların tüketimi israf olduğu gibi, helâl kabul edilen maddelerin günün icaplarına göre ihtiyaçtan fazla tüketimi de haram veya mekruh sayılmıştır.

İsrafın sözlük anlamından farklı olarak açık ve sabit bir tanımı yapılmamış, sınırları belirlenmemiştir.

Ferdî ve içtimaî seviyesindeki artık harcama alışkanlıklarını değiştirmektedir.

DİA'ne bu maddeyi yazan Cengiz Kallek son olarak şunları söylüyor: "Endüstri devrimiyle birlikte doğan ekonomi bilimi insanların sınırsız ihtiyaçlarının kıt kaynaklar tarafından azami şekilde tatmin edilmesinin yollarını araştırır. Endüstri toplumu sürekli yenileri icat edilen ürünlerin talebini artırabilmek için ihtiyaçların Allah tarafından şekillendirildiği inancını ortadan kaldırmıştır.

Çağdaş kapitalist sistemde üretim tüketimi yönlendirir. Aşırı derecede masraflı ve gereksiz ambalajlama, pazarlama, reklâm ve moda faaliyetleriyle tüketim sürekli kamçılanır."Tüketim bir çılgınlıktır.

Kelime tüketmek fiilinden geliyor. "Tüketmek" var olanı yemek, bitirmek, harcamak, geride bir şey bırakmamak demektir. Halk deyimiyle "Dibine darı ekmek"tir.

İsraf'ta bir dinî korku, bir pişmanlık olabilir (yukarıda söyledik, bu bir dinî kavramdır); oysa tüketicinin aklı başında değildir. Tüketim toplumu bir havuzdur; düşen boğulur. (Kapitalizmin tüketiciyi hangi hâle soktuğu, nasıl kendine bağladığı ve bir nevi hasta hâline getirdiği hususlarda Lacivert dergisinin Mart 2025 sayısına bakılabilir.)Konunun uzmanı Jean Baudrillard "Tüketim Toplumu" adlı eserinde şöyle diyor: "Tüketim sisteminin dengeye oturtulmasının imkânsızlığının kesinliği karşısında, tüketimin zıvanadan çıkması, sınırsızca aşırıya kaçması karşısında refah ülkesine göre düşünen ekono-mistlerin ve idealist düşünürlerin şaşkınlığı her zaman çok öğreticidir Ne denli kazanılırsa o denli daha çok ve daha iyisi istenir.""Üst model" önemlidir ve "özlem geri çevrilemez. Çünkü sınırsızdır."

(Galiba nefs-i emmare'den bahsediyor).

"Tüketim toplumu aynı zamanda tüketimin öğrenilmesi toplumu, tüketime toplumsal bir biçimde alıştırılma toplumudur" (Bu sebeple kültürel bir yanı vardır).

Moda, reklâm ve pazarlamanın diktası altında fertler âdeta bir robota dönüşür. Kültür artık kalıcı olmak için üretilmez (Bu önemli eser mutlaka okunmalı. İlk yayın 1970. Türkçe tercüme 1997. Ayrıntı Yay.).

Biz de cirmimize bakmadan Özal döneminden itibaren bu havuza atladık. Halk şöyle der: "Ayranı yok içmeye"

Tüketim toplumu olma yolunda ayağını yorgandan bir metre dışarı çıkaran insanımıza bir çağrı yapıldı. Burada "israf" kavramı kullanılıyor. "