Hor görme garibi

Şurası biliniyor ki uzun yıllar milletvekilleri CHP tarafından tayin edilmiştir. Bazı yerlere ancak kravat takanlar girebilmiştir. Şehirlinin yanında köylü -eski değer ve hüviyeti temsil ettiği için olacak- ikinci sınıf bir vatandaş muamelesi görmüştür. Şivesi, giyimi, ibadeti, bıyığı, sakalı, yürüyüşü, safiyeti, gelenekleri, sazı, deyişleri, gülüşü, ağlayışı alay konusu olmuştur.

Oyunlarda, filmlerde, temsillerde ve hayatın içinde şehre gelen köylü horlanan, yukarıdan bakılan bir varlıktır.

Yenişehirli onu hep hamal, oduncu, kapıcı, odacı, işportacı vb. olarak kabul etmiştir.

Ne zamana kadar..

Şu mahut kalabalığın şehrin hayatına hâkim olacağı günlere kadar. Şu kalabalığın artık belli bir yere konulamayıp, adı verilmekte güçlük çekileceği zamanlara kadar. Köylü geçen zaman içinde "Yenişehirli"nin kendisine reva gördüğü muameleyi unutmamıştır. Acısını çıkarabilir artık.

Sıkışmış trafiğe aldırmayarak, özel otolara sürünür gibi geçen, yayaların, arabaların yüreğini ağzına getiren şu minibüs şoförünün delişmenliği, başını poyraza vermiş hâli sadece görgüsüzlüğünden, eğitimsizliğinden mi kaynaklanıyor

Arka camına yazdığı "Hor görme garibi" lafının altında çileli geçmişinin hikâyesi yatıyor olamaz mı "Hızlı yaşa, genç öl, cesedin yakışıklı olsun" sözünü nasıl açıklayabiliriz Bu insanlar ne istiyor

Zaman içinde yürüyüşünü sürdüren köylü, kırlardan şehirlere yönelen kuşatmasını tamamlamıştır artık. Şehrin merkezine varmıştır. 80'li yıllarda şehir nüfusumuz köy nüfusumuzu epeyce geçmiştir.

Lakin şehirdeki kalabalık şimdi ne köylü ne şehirlidir. Yeni yetişen nesiller babalarının köyden getirdiği değerlerin ötesinde yaşamaktadırlar. Yine de "sanayileşmenin getirdikleri" bizim insanımız üzerinde bize has bir değişiklik yaptı denebilir. Bu konuda ilginç bir yazı: Nur Vergin, "Toplumsal Değişme ve Dinsellikte Artış" (Toplum ve Bilim, s. 29-30 Bahar-Yaz, 1985).