Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler

Ekonomide bir yandan olumlu sayılacak sonuçlar alınıyor, bir yandan da bunun halka; yani dar gelirli geniş geniş kesimlere yansıması için hala iki yıldan önceye takvim verilemiyor. Neden Çünkü, geride kalan beş-altı yılda bozulmayan hatta yerle bir edilmeyen hiçbir kalem olmadığından tabiatıyla işlerin düzelmesi zaman alacak. Bu zaman zarfında da yine tabiatıyla sıkıntıyı parası olmayanlar çekecek. Sadece yüksek fiyatlar seviyesi değil, önümüzdeki aydan itibaren düşme eğilimi göstereceği varsayılsa bile enflasyon artmaya devam edeceğinden, harcama ve yatırımların kısılmasından dolayı işsizlik de artacağından yük giderek ağırlaşacak. Seçimden hemen sonra zerkedilmesi beklenen acı ilacın birden değil hafif dozlarla verilmesi neticeyi değiştirmeyecek. Dozun tamamı alınacak.

Olumlu seyreden kalemlere bakalım Kur bir süredir yerinde sayıyor; Dolar 32,2 lirada. Merkez Bankası rezervlerinde beklenmedik oranda iyileşme var. Borçlanma maliyetimizin ana çarpanı CDS primi ise 274'lere kadar geriledi. Enflasyon hala düşmedi ve MB yıl sonu tahminini 36'dan 38'e çıkarmış olsa da -baz etkisiyle- önümüzdeki ciddi oranda dönemde düşecek. Bütün bunların üzerine bir de Türkiye'nin yüz karası olan gri listeden de çıkmak üzereyiz. Yani kara para listesinden kurtulacağız.

İyileşme haberleri halk nefes alamasa da yine de nefes aldırıcı çünkü deniz bitmişti. O kadar bitmişti ki, iktidar en iyi bildiği siyaset yapma yöntemi olan her seçim öncesi bol keseden para dağıtıp oyları toplama imkanı bile bulamadı. Esasen bu bile yerel seçim için yeterli olmayacaktı ama oy için para muslukları açılsa geride bir ekonomi düzeni kalmayacaktı.

Gerçekle sessizce yüzleşmek; yani iktidarın başını eğerek denizin bittiğini kabul etmesi yeni ekonomi yönetimine desteği artırdı. Muhalif muvafık herkes bir ucundan destek verme ihtiyacı hissetti. Hatta, Mehmet Şimşek ve arkadaşlarına en çok vicdan sahibi muhalifler sahip çıkıyor. Çünkü, geçmiş dönemde ne kadar hakarete uğrasalar ve ne kadar dış güçlerin adamı olmakla itham edilseler bile rasyonel tatbikata dönüşün son derece hayati olduğunu, köprüden önce son çıkış anlamına geldiğini en iyi onlar biliyor. Türkiye'nin yenilgi tablosunun "dış güçler" değil kötü yöneten, ekonomiden anlamayan, hayalperest ve hamasetten gayrı fikri olmayan kadroların eseri olduğunu söylüyorlardı, haklı çıktılar. Bugün de geçmişte kendilerini yapılan haksızlıklara takılmak yerine işlerin yolunda gitmesi için ellerinden geleni yapıyorlar.

Göstergelerin iyileşme yoluna girişi bize aynı zamanda geçmiş beş-altı yılın yönetiminin tepeden aşağıya beceriksizliğini de gösteriyor. Ve kaybedilen yılları, imkanları, kaynakları O kadar kötü yönetildi ki şimdi