Türkiye'de insanlar niye kolay ölür

Maden kazaları, sel ve afetlere karşı çaresizlik, tren kazaları, arkası kesilmeyen iş kazaları yahut güvenliğin en ziyade olduğu bir denizde kurtarılamayan gemiler Bütün bunların neticesinde insanların hayatlarını kaybetmesi devletin dikkat dağınıklığını, yetersizliğini ve teknik özelliklerinin eksikliğini gösterir. Böylesi vakalar her ülkede olabilir ama hepsi birden değil. Ve hepsinde de mutlaka can kayıpları görülmez Türkiye tamamını yaşıyor ve insanlarını kaybediyor. Bu bahiste halimiz, tavrımız sorunludur, doğal olarak istatistiğimiz ve sicilimiz bozuktur.

Yanlış kurulum, eksik denetim, hataları görmezden gelme ve temelde de insan hayatına değer verilmemesi gibi uğursuz bir zincir var, kırılamıyor. Medya yazıyor, toplumda da küçümsenemeyecek bir duyarlılık var ama tedbirsizlik ve umursamazlığın imtiyazı mağlup edilemiyor. Son olayda görüldü ki sadece yerlisi değil yabancısı da bu imtiyazdan yararlanıyor.

Neticede kaliteli, sorumlu ve insan odaklı devlet formuna ulaşamıyoruz.

Deprem gibi, göz göre gelen ve yine geleceği neredeyse kesin olan; binli, onbinli, ellibinli ölümlere yol açan afetlerin afetine karşı tedbir almayan, bunun yerine açıkta kalana konteyner ve çorba temin etmekle övünmeye sığınan bir devletin üçlü, beşli, onlu ölümlere odaklanması da zaten beklenemez

Türkiye depremde dünyada en çok insan kaybeden ülkelerin başında geliyor. İş kazalarında -yılda 2 bine yakın kayıpla- dünyanın dokuzuncu ve Avrupa'nın da birinci ülkesidir. Maden kazalarında da dünya birincisidir Bu hazin tabloyu, bu berbat rekorları destekleyen daha hazin ve berbat bir istatistiğimiz vardır: Türkiye; deprem, tren kazası, maden kazası, iş kazası veya benzeri vakalarda herhangi seviyede bir siyasi sorumluyu ve üst düzey bürokratını yargılamayan dünyanın tek ülkesidir. Başka söze gerek var mı acaba

Yargı, ekonomi ve eğitim gibi en temel alanlarda içler acısı hali ortada olan bir ülkede insan hayatının kıymet taşımaması anlaşılmaz değildir. Hukuk duygusu yitirilmiş ve insanları iyi eğitmek gibi bir hedef kalmamıştır. Tersine, iyi yetişmemiş ve iyi eğitilmemiş insan modeli makbul hale gelmiştir. Kim hakka riayet edecek kim hakkını arayacak Tepeden aşağıya herkesin daha azına rıza göstermeyi kabullendiği düzenin kaçınılmaz neticesi ölenin öldüğüyle kalmasıdır. Hak ve hak arama duygusu zayıf kaldıkça, en temel hak olan hayat hakkını korumakla yükümlü olanlar himaye gördükçe böyle olmaya devam edecektir.