Kıbrıs'ın Tufan Hoca'sı, federasyon mu istiyor iki devlet mi

KKTC'de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi daha önce benzeri görülmemiş bir farkla sonuçlandı ve yeni Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman oldu. Her seçim kaybı veya zaferinin sebebi vardır ama yüzde 62.7'ye karşı yüzde 35.8 oyla kaybedilen seçimin arkasında çok sebep vardır. Genel olarak söyleyecek olursak; icraat açısından kötü geçirilen ve Kıbrıs Türk halkına bir gelecek vaadetmeyen beş yıl, seçimden çok önce başlayan ve seçimde zirveye çıkan abartılı bir Türkiye desteği ile halkı bunaltan bir hamaset vs. Bu kadar sebep varsa sandıktan çıkamazsın…

Yeni Cumhurbaşkanı Erhürman'ı KKTC'li usta gazeteci Başaran Düzgün'ün KARAR'da Salı günü yayınlanan yazısından okuyalım:

"Tufan Erhürman Ankara'nın bildiği bir figürdür. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde lisans ve doktorasını tamamladıktan sonra, öğretim görevlisi olarak dersler verdi, Ombudsman kurumunun oluşturulması için kurulan teknik komitede çalıştı. Kıbrıs'a döndükten sonra Annan Planı referandumu sürecinde yer aldı, görüşmeci heyete dahil oldu. Siyasete, ikinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın partisi CTP'den atıldı. 9 yıldır sürdürdüğü başkanlık görevini Talat'tan devraldı. 4'lü koalisyon hükümeti döneminde bir buçuk yılı aşkın başbakanlık yaptı. O dönemde Erdoğan ve ekibiyle çalıştı. Kıbrıslıların 'Tufan hoca' diye seslendiği, makam aracı ve koruma polisi kullanmayacak kadar mütevazı ve onlarca kitap yazacak kadar entelektüel birisidir."

Erhürman, hem KKTC, hem de Türkiye için uluslararası arenada büyük bir şanstır. Kıbrıs Davası'na vukufiyeti, müzakere potansiyeli ve güvenilirliği KKTC'yi dünyada temsilde avantaj sağlayacaktır. Hemen seçim akşamı yaptığı "Dış politikada Türkiye ile birlikte çalışma" açıklaması da hem Kıbrıs meselesinin çözüm arzusunu hem de bunun yöntemi konusundaki makul yaklaşımını gösteriyor. Erhürman muhtemelen, uzun bir süreden sonra Ankara'nın en uyumlu çalışacağı KKTC lideri olacak. Tabii eğer, meselenin yeniden gündeme gelmesi için BM veya AB'de bir hamle olursa; yahut da Türkiye ile Yunanistan harekete geçerse.

KKTC halen -Azerbaycan dahil- kimsenin tanımadığı, 1983'den itibaren kendini bağımsız ilan eden bir ülkedir. Annan Planı (2004) ve Crans Montana (2016) süreçleri iki devletli yapının işlememesi üzerine Türkiye ve KKTC'nin rızası ve hatta talebiyle başlatılmıştır. Yani, Türkiye'nin asli pozisyonu hep çözüme dayalı federasyon olmuştur. Rumlar bunu kabul etmediği dönemlerde ise şimdilerde olduğu gibi iki devletli yapı sesleri yükselmiştir.

Özetle, bağımsız devlet olarak tanınmak ne âlâ ama bu olamadığı durumda federasyon mümkün olsa Türkiye buna da hayır demeyecektir. Her iki durum da Kıbrıs Türkleri'nin çıkarınadır. Erhürman'ın da birinci yaklaşımı tıpkı Türkiye gibi -mümkün olursa iki devletli çözümdür. Seçim kampanyasında federasyon vaadinde bulunmadı ve hatta Annan Planı ve Crans Montana şartlarının artık ortadan kalktığını söyleyecek kadar net bir tutum izledi. Yeniden müzakereye hazır ama şartları var. "Türklerin eşitliğini baştan kabul eden, müzakere süresinin belli olduğu ve özellikle de Rumlar yine son dakikada cayarsa onlara AB müeyyidesi uygulanması…"