İmralı ziyareti uzun süredir pek konuşulmayan çözüm sürecini yeniden gündeme getirdi. Getirdi ama sürecin planlaması ile sevk ve idaresindeki eksiklikleri de gösterdi. Güvenlik bürokrasisi (MİT özellikle) baştan beri daha odaklanmış ve üzerine düşen işleri en azından bir takvim dahilinde yapıyor olsa da siyasi mutfağın kurulmamış olması sembolik önemi yüksek adımlarda eksiklikleri hissettiriyor.
TBMM heyetinin İmralı'da Öcalan'la görüşme kararı ve görüşmesi böyle bir olay mesela…
Bir siyasi planlama yapılmış olsaydı; başta CHP olmak üzere komisyon üyesi partilerle bilgi paylaşımı yapılsa ve sonraki adımlara dair vizyon aktarılsa ihtimal ki İmralı'ya bu problem yaşanmazdı. Heyetin gizlice, fotoğrafsız, görüntüsüz ziyareti gibi kamuoyunun kafasını daha da karıştıran işler olmazdı. Önceden bilgi verip CHP'yi ziyarete dahil etmek için çaba göstermemek bir problem, heyetin böyle gidişi başka bir problem oldu. Ziyaretin gizli saklı yapılması CHP'nin çekincelerini de haklı çıkardı. Böyle esrarengiz hareketler çözüm sürecinin kaldıramayacağı türden şeylerdir. Zaten tabiatı gereği çok açık yürütülemeyecek bir girişimin üzerinde soru işareti oluşturmanın gereği yoktur. Bu bariz bir siyasi planlama ve siyaset eksikliğidir.
Sürecin ve yetkinin sahibi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın daha istekli ve daha hızlı olması, daha çok inisiyatif alması ihtiyacı giderek artıyor. Atılması gereken adımlar, yüzleşilmesi gereken konular artık gizli saklılık kaldırmaz. Bundan sonra daha ete kemiğe bürünmüş, daha sancılı konular gündeme gelecek. Dağdaki/ hapisteki PKK'lıların hukuki durumu ve ceza infazları ile başta Öcalan'ın umut hakkı ve örgütün yönetici kadrosunun geleceği gibi hususlar var. Ya da İmralı/DEM hattından gelebilecek bazı başka talepler… Birçoğu kanuni düzenleme gerektiren bu adımları İmralı ziyareti gibi mahcup ve gizlice yapabilme imkanı yoktur. AK Parti, DEM ve MHP'nin sayısal olarak Meclis'te ihtiyacı olmasa da bu türden düzenlemeleri siyasi meşruiyet ve çözüm sürecinin kalitesi adına muhalefetsiz yapabilmek de mümkün değildir.
Dolayısıyla şu andan itibaren daha fazla siyasi temas ve daha güçlü bir çözüm süreci mutfağına ihtiyaç vardır. Krizleri önceden sezecek, problem çıkmadan tedbir alacak ve kamuoyunu -en azından gerektiği kadar- bilgilendirecek bir siyasi mesai lazımdır. İkinci çözüm sürecinde olduğu gibi…

3