İmamoğlu yoğun ateş altında yola çıkarken

Her gün biri ekleniyor ve an itibariyle Ekrem İmamoğlu hakkında devam eden ve yeni açılan davaların sayısı altıya ulaştı. Her dosyanın özenle seçilmiş tek bir hedefi var; İmamoğlu'nu siyasi yasak yoluyla aday yapmamak. Bu maksat hiç de gizli saklı değil. Nihai hedef, cumhurbaşkanlığı seçiminde İBB Başkanı'nı Erdoğan'ın karşısına çıkartmamaktır. Dolayısıyla, iddiaların ciddiyeti, mahiyeti veya suç teşkil edip etmediğinin önemi bulunmuyor. İstanbul Belediye Başkanı'nın siyaset dışına atmak, hatta hapse göndermek ve hatta -ortada inandırıcı bir hukuki iddia da olmadığı için- O'nun bütün hayatını algı yoluyla yerle bir etmek gibi son derece sert bir maksat gözetiliyor.

Hukukun değil siyasetin üstünlüğü sahne alıyor

Yakında, 'İmamoğlu'nun çocukluğunda bir grup arkadaşıyla komşu evlerin zillerine basıp kaçmak suretiyle, halkı kin nefret düşmanlığa, vs' davasını da duyarız. Hem örgütlü suç, hem de örgüt lideri Ekrem Diploma davasından daha elverişli bir dosya. En azından suç sabit. Kim küçükken komşu ziline basıp kaçmadığını iddia edebilir!

Bir demokrasinin en acıklı hali, olup bitenlerin işte böyle mizahsız ifade edilemediği haldir. Güleriz ağlanacak hallere Bir belediye başkanı, sevilen bir siyasetçi, muhtemel cumhurbaşkanı adayı; ülkenin, dünyanın ve tarihin gözü önünde siyaset dışına atılmak isteniyor. Bunun için akla hayale gelmeyen davalar icat ediliyor ve bütün ülke bu sahneyi izlemeye mecbur bırakılıyor. Arenada aslanlar altı koldan saldırıyor ve onun elinde bir mızrak bile yok. Öyle bir tablo Direnirse yedinci, sekizinci aslan da başka kapıdan çıkmaya hazır.

İmamoğlu'na yapılan nedir

Geçmişte denenmiş ve işe yaramamış; yaramadığı gibi 22 yıldır görevde bulunan ve süper yetkilere ulaşan bir cumhurbaşkanını yaratmış işin adıdır.

Erdoğan da bugünkü gibi ağır ve sert bir iklimde yasaklandı ve hapse atıldı ama yasak yasaklayana fayda etmedi. Yasakçı kaderinden kurtulamadı; baskıyla, davayla, mahkemeyle korumaya çalıştığı iktidarı kaybetti. Çünkü devlet, milletin itimat ettiği bir adama elindeki bütün imkanlarla saldırsa dahi kaybetmeyle mahkumdur. 28 Şubatçılar ve şerikleri Erdoğan'a karşı böyle kaybettiler. Ne hazin ki bu hikâyenin sonunun ne olacağını en iyi bilenler, şimdi aynısını İmamoğlu'na yapıyor. İbret alınmayan tarihin tekerrürünü göremiyorlar. Demokraside, hakta, hukukta, yargıda, liyakatte, ehliyette açılan yaraları umursamıyorlar. En umursamadıkları ise milletin zihnine geri dönecek travmanın büyüklüğü. Koskoca bir ülkeyi tekrar aynı şeyi yaşamaya zorlamak, aynı filmi izletmek