İçeriksiz, kalitesiz, fikirsiz ama gürültülü...

Hemen her olayda yumrukların sıkılması ve bir gerilim hattı oluşması artık tabii bir haldir. Sadece İsrail'in Gazze işgali veya bir öncesine gidelim Rusya'nın Ukrayna işgalinde değil, son haftalarda art arda verdiğimiz şehitlerin ardından yapılan tartışma bile buna işaret eder. Krize de gerilime de müptelayız.

Gerilim yaşamadan bir meselede taraf olmak yahut görüş ifade etmek tabiatımıza uygun değildir. Siyasi faydası olmayacaksa veya siyasi rakiplere zarar vermeyecekse konuşmanın lüzumu dahi yoktur

Büyük, ağır ve iddialı laflar söylendikten sonra hiçbir netice alınmaması; tartışmadan geriye sadra şifa bir cümle dahi kalmaması ve aynı konu yeniden gündeme geldiğinde sıfırdan başlanması bundandır.

Tartışmanın içeriğiyle değil, bizatihi tartışmayla ilgili toplumların hali böyledir. Kabul edelim biz bu toplumların en başında geliyor olabiliriz.

Görüş farklılığıyla kutuplaşma arasındaki çizgi ince değil bir hayli belirgindir. Hararetli tartışmak illa gerilim yaratmaz. Ne var ki tartışmanın, konuşmanın, fikir mücadelesi yapmanın ahlakından bihaber toplumlarda gerilim zaten herhangi bir mesainin mutlak hedefidir. Siyasi tartışmalardan medyaya, artık pek izine rastlanmasa da akademik tartışmalardan sokağa kadar usul, üslup, hedef aynıdır: Mat etmek, köşeye sıkıştırmak, had bildirmek.

Böyle tartışmalardan en ağır yaftalar çıkar: Hain, ajan, terörist

Dolayısıyla, son şehit haberinin ardından bir parti başkanını neredeyse bütün partileri böyle bir paranteze mahkum etmesi, gerilime ve ithama zaten pek müsait zihin yapısı için anlaşılmaz değildir. Başka ne söyleyecekti de dikkat çekecekti ki Ayrıca, sükunet çağrısı yapsa gerilim hattının kendi tarafından takdir mi görecekti

Ya da bir yandan ithalat ve ihracatı muntazaman sürdüren Türkiye'nin aslında Gazze için bütün dünyada dertlenen tek ülke olduğunu; bunun aksini düşünen ve bilhassa söyleyenlerin ise tabiatı gereği İsrail muhibbi olduğunu ilan edenler başka hangi fikirle sesini duyurabilir. Gerilim artıyor veya Gazze üzerinden bile kutuplaşma yaşanıyor, kimin umurunda. Tıpkı, İstanbul'da yapılan Gazze mitinginden sonra, İsrail katliamı konuşulacağına ve Gazze'de ölen çocuklarla dertlenileceğine, günlerce hilafet tartışmasına mahkum olmak gibi. Herkesin kınadığını kınamakta fayda olmadığı için "içerideki düşman"a eldeki bütün imkanlarla ve bunu gerçekte hiç olmayan hilafet bayrağıyla yapmanın sunduğu imkan harcanamazdı.

Harcanmadı

Gerilim ve kutuplaşmadan tabiatı gereği önce iktidar sorumludur. Bu işi çok sevdikleri de malumdur.