Gündeme ne yazarsan yaz, gerçek orada duruyor
Bazen, sun'i olarak tanımladığımız konular gündemin ortasına gelip bütün ülkeyi meşgul ediyor. İştahla, heyecanla tartışılıyor. Ama, bir zamanla işe yarayan sun'i gündemler -artık- ana konuları uzaklaştırmaya yetmiyor. Türkiye gibi ağır ekonomik kriz, ağır hukuki kriz ve ağır dış politika krizleri ile bir dizi irili ufaklı kriz yaşan ülkede gündem hakimiyeti -artık- pek işe yaramıyor. Kim ne anlatırsa anlatsın, herşeyden önce ve acil hayat pahalığı var. Hayatın pahalı olmasına yol açan yanlış politikalarla ülkeyi fakirleştirip en küçük dalgalanmaya karşı savunmasız bırakan iktidar var. Birbirinin sebebi bu iki gerçek ortadayken sosyal medya kapatılıp açılsa ne olur, muhalif belediyelerin prim borcu ödenmemiş olsa ne farkeder Gerçek ve sorumlusu ortada duruyor.
Talihsizlik şu ki, bütün dertlerin çözümü vaadiyle kabul ettirilen Başkanlık Sistemi dert üreten bir mekanizmaya dönüştü. Hem Başbakan hem de Başkan olarak tecrübe ettiğimiz ErdoğanAk Parti performansları bunu açıkça gösteriyor. Bütün yetkilerin tek elde toplandığı ve ismiyle müsemma Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi modelinde enflasyon, kur, faiz, ücret gibi temel göstergeler, tehlikeli düzeyde olumsuz seyrediyor. Yargıya güven, uluslararası prestij, eğitim kalitesi, tarımsal üretim hatta sağlık gibi üniteler de geriledikçe geriliyor. Bütün bunlara karşı, Kürt meselesi, siyasi gerilim, eğitimi veya şehirleşme gibi temel meselelerimizi Başkan'ın "hızlı ve seri karar alma" imtiyazı sayesinde çözmekle teselli bulabilirdik; bu da olmadı. Yetkinin tek elde olmasının sağlayacağı cesaretle en azından geçmişten miras kalan bazı problemler ortadan kalkabilirdi; yapılmadı. Bırakın çözümü herhangi birinin çözümü için girişimde dahi bulunulmadı. Aksine, bu sorunların varlığı iktidarın devamlılığı için bir katalizör hatta garanti sayıldı, sorunlar derinleşti, derinleştirildi.
İktidar, büyük hedefleri elinin tersiyle itince gündemi kontrol edebilmek için çoğu kez kendi yarattığı sorunları tartıştırarak zaman kazanmaya odaklandı. Seneler böyle boş tartışmalarla geçti, şimdi de olup biten budur. Ne var ki artık konuyu değiştirerek zaman kazanmak taktiği işe yaramaz hale geldi. İktidarın merkezinde bulunduğu siyasetin tartışma konuları toplumu ilgilendirmiyor. İnsanlar, ekonomik şartlarını biliyor, sloganlardaki Türkiye'nin gerçek olmadığı görüyor ve kötü yönetimin parmak izlerini çıplak gözle bile görebiliyor.
Yıllar da geçiyor
Bugün, sadece ekonomide değil, yargıdan eğitime, dış politikadan teknolojiye, tarıma ve sağlığa kadar birçok ana ünitede kötü yönetimin ülkeye kaybettirdiği kaynak ve zamanı hesaplayamaz durumdayız.
Daha iyi olabilecekken olamamanın, hak ettiğimizin altında bir hayata mahkum olmanın maliyeti nedir
Bugün mutlaka yapılması gerektiği için yapılmayan işlerin yarın içeride ve küresel rekabette önümüze çıkaracağı fatura ne kadardır
Yirmi sene önce bizimle aynı yola çıkan veya bizden geride olan ülkelerin gelip bizi geçmelerinin telafisi nasıl mümkündür