Gazze'de Hamas ile İsrail arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci haftası doldu ve bu süre zarfında 254 kişi hayatın kaybetti. Tamamı sivil, kadın ve çocuk… Gazze halkı anlaşma öncesi olduğu gibi yine katliamın hedefinde. İsrail saldırıları uydurma bahanelerle devam ediyor ve yardımlar da yine aynı şekilde engelleniyor. Hamas'ın elindeki rehineleri kurtaran İsrail için ateşkesin pek bir önemi olmadığı tahmin ediliyordu, şimdi açıkça görülüyor.
İki hafta içinde ateşkes sonrası mekanizmanın işlemesi yolunda da ciddi bir adım atılmadı. Bildiğimiz tek şey İsrail'in rızası olmayan ülkelerin askerleri veya görevlileri Gazze'ye giremeyecek ama zaten böyle bir gücün girip girmeyeceği de belirsiz. En önemlisi de anlaşmanın İsrail tarafından tümden ortadan kaldırılması ihtimaline dair birçok ciddi açıklama ortada dolaşıyor. Meselenin zaten rehineleri kurtarmak olduğu ve bunan sonra Netanyahu yönetiminin elinin rahatladığına dair açıklamalar. Ki bunları en baştan tahmin edenlerin sayısı da az değildi.
Dünyada sözüne güvenilmeyecek liderler listesi yapılsa, Trump ve Netanyahu'yu en başa yazmayacak kimse çıkmaz. İkisinin içinde bulunduğu bir anlaşma sadece bu yüzden yeterince kırılgandır. Bunu muhtemelen anlaşmanın garantörü olan Türkiye, Mısır ve Katar da biliyordu. Ancak, tamamen orantısız, kanlı ve bir soykırım halini almış İsrail saldırılarına karşı tek çıkış yolu olduğu için Hamas dahil herkes Trump Planı'na "evet" dedi. Böylelikle Gazze'ye yönelik vahşi saldırılar durdu ve kısıtlı da olsa gıda yardımları girmeye başladı. Ancak, İsrail'in saldırma ve öldürme imtiyazı hala bitmiş değil. Netanyahu iç siyasette ihtiyaç duyduğu süre ve miktarda saldırıyı yapma imkanını elinde bulunduruyor. Hem kendisi hem de bakanları bunu söylemekten çekinmiyor. Ayrıca Trump da günde iki kez Hamas'ı tehdit ederek, İsrail lehine halkla ilişkiler kampanyası yapmaya devam ediyor.
İslam ülkelerinin onayladığı anlaşma İsrail Başbakanı'na hem soluklanma hem de tamamen kaybettiği uluslararası meşruiyetin bir parçasını geri kazanma imkanı verdi. Soykırım suçlamasına karşı, altında ABD ve İslam ülkelerini imzasının bulunduğu ve kendisinin suçlanmadığı bir belge gösterebilecek duruma geldi. Yani artık, çağın en önemli ve en büyük bir insanlık suçuna karşı asla önemsiz sayılamayacak bir belgeye sahip.
Buna karşılık, ateşkese kadar Gazze konusunda ABD Başkanı Trump'a gereken baskıyı yapmaktan geri duran Türkiye, Mısır ve Katar da artık anlaşmanın sürdürülebilmesi gerekçesiyle bu baskıyı yapabilme imkanına kavuştular. Şimdiden sonra girişimleri sıklaştırmaları ve İsrail'in barışı sabote eden girişimlerine karşı aktif diplomasi sergilemeleri gerekiyor. Ateşkes sonrası 254 Gazzeli'nin katledilmesi asla gözardı edilebilecek bir vak'a değildir. 7 Ekim'den sonra yaşananlar, bu sayıların nerelere gidebileceğini gösteriyor.

6