Gazze için Türkiye'ye düşen 'acil' bir görev var

Türkiye'nin Gazze katliamı ve genel olarak Filistin meselesi konusunda yapıp edecekleri, kınama ve ABD Dışişleri Bakanı'nın savaş sonrası bölgedeki inşaat faaliyetlerinde rol alabilecek ülkeler arasında bizi de saymasından ibaret olmamalı. Bu kadarıyla kalakalmak iyi görünmüyor. Ayrıca, Batı kamuoyunda proteste eylemleri kesintisiz devam ederken Gazze konusunun bizde unutulmaya yüz tutması, rutin bir problem haline gelmesi hiç iyi görünmüyor.

Tek sorumlu Türkiye değil elbette ama Gazze için uluslararası diplomatik hamleler üretmek görevi, bir Avrupa ülkesi olarak öncelikle Türkiye'ye düşerdi; bunu da yapamadık. Çünkü uzun bir süredir bizatihi Türkiye, diplomatik açıdan sorunlar yaşıyor. Eski kapasitesini kaybettiği için ülkeleri hareket geçiremiyor.

Böyle olunca da geriye, sadece konuşmak ve birbirini tekrarlayan kınama mesajlarından başka bir faaliyet kalmıyor. Oysa, Gazze için "konuşmak" artık gereksiz çünkü Türkiye dahil bütün İslam dünyasının sözde kalan duyarlılığı açık ki İsrail'i etkilemiyor. Gazze'den sonra Refah'ta başlayan saldırılar da bunu gösteriyor.

Bugün ise kötülükten doğan yeni bir imkan var. Katliam ve beraberinde ağır bir mülteci krizi yaşıyor olması yetmezmiş gibi FilistinGazze bir de almakta olduğu sınırlı yardımdan mahrum bırakılıyor. Gazze ve genel olarak bütün Filistinlilerin tek umudu olan Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA)'nın fonları kesildi. Binlerce çalışanı olan Ajans'ın birkaç çalışanının Hamas'a yardım ettiği iddiası üzerine başta ABD olmak üzere birçok ülke UNRWA'ya sağladığı yıllık desteği kesti veya askıya aldı. Bu da zaten olağanüstü şartlarda yapılabilen Gazze halkına yardım faaliyetini imkansız hale getirdi. BM ve UNRWA yetkilileri haftalardır feryat ediyor, duyan yok. Daha önceki gün, UNRWA Avrupa Temsilcisi Marta Lorenzo, finansman desteğini askıya alan ülkelerin kararlarını sürdürmeleri halinde Gazze'de yalnızca birkaç hafta daha faal kalabileceklerini söyledi. Üstelik ne şartlarda çalışıyorlar bakın Lorenzo, "Kuzeydeki konvoylarımız üç farklı yerde vuruldu. Kuzeye en son 23 Ocak'ta yardım teslim edebildik. 7 Ekim'den bu yana 156 çalışanımız hayatını kaybetti. 3 bin çalışanımız her gün ölüm riskiyle çalışıyor" diyor.

Gıda tedariki yapılamıyor ve insanlar açlık tehlikesiyle karşı karşıya, yiyecek sıkıntısı yüzünden ölümler başladı. Yani, bir yandan İsrail öldürürken, Gazze halkı bir yandan da yardımların kesilmesi yüzünden ölüyor.

UNRWA, sadece bir yardım kuruluşu olmanın ötesinde İsrail'in 1950'lerden beri işgaller ve katliamlarla sürekli olarak Filistinlileri yurtlarından kovduğunun açık bir delili olarak önem arzediyor. Filistin sorunun en canlı ve insanlık dışı sonuçları UNRWA'nın faaliyetleri sayesinde görülüyor ve kayda geçiyor. Ajans, tam olarak İsrail'in yarattığı mülteciler yüzünden var. Bu yüzden de UNRWA'nın varlığı İsrail'i her şeyden çok daha fazla rahatsız ediyor. 7 Ekim'den sonra fırsatını bulunca da onu etkisiz hale getirmek için müttefiklerini devreye sokmayı başardılar. Böylelikle artık, bombardımanlar kurtulanlara da hayat hakkı tanınmamasını sağlıyorlar.