Normal zamanlar olsa herbiri haftalarca gündemde kalacak seri operasyonlar izliyoruz ve neredeyse hiçbirisinin izi bile hak ettiği kadar sürülmüyor. Kaçakçılık, yolsuzluk, kara para, usulsüzlük hatta limanda yakalanan devasa uyuşturucu kargoları. Bir sabah büyük şirketlere el konuluyor; bir iki tanesine değil onlarcasına, yüzlercesine. Holdingler, A.Ş'ler, gruplar vesaire… Borsadan enerjiye, finanstan pazarlamaya kadar büyük isimler, büyük ticaretler. Topyekün ticaret sistemini güvensiz kılacak kadar çok sayıda, gözaltı, el koyma işlemi. Öte yanda, hala pek azı kamuoyuna yansıyan ama yansıyanları akıl almaz yöntemlerin nasıl kolayca kullanıldığını anlatmaya yeten kamu yolsuzlukları… Gümrükte müsadere edilen malları satan, pazarlayan bürokratların hikayesi gibi.
Tabloyu özetleyelim.
Ülkede büyük bir ticaret hacmi var. Bütün işlemler Ticaret Kanunu, Vergi Kanunu veya Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesi Kanunu başta olmak üzere sayısız mevzuata tabi. Ticaret, ayrıca Bankacılık Kanunu'na ve doğal olarak bankacılık sistemine bağlı çalışıyor. Bütün işler ve işlemler kayıt altında ve dolayısıyla çapraz denetleme mekanizması işliyor. Bu mevzuat denetimi altında işini kanunsuz yapmak isteyenin ve hele de bunu sistematik yapmayı alışkanlık haline getirenin kaçacak yeri yok. Yapamazsın. Kara parayı sisteme sokamazsın, kara parayı sokanın işine dahil olamazsın, para kirliyse bunu anlarsın.
En başta da cesaret edemezsin…
Peki nasıl oluyor da bu kadar çok adam, parasının kıymetini bildiğini düşündüğümüz bu kadar çok iş insanı, şirket veya aile bu yöntemi kullanarak senelerdir para kazanmaya devam ediyor Böylesine riskli işlemleri yapabiliyor ve birlikte yapacak ortak bulabiliyor
Hadi onlar yapıyor da muazzam bir kanun gücüyle donatılmış sistem bunları senelerdir nasıl görmezden geliyor veya gelebiliyor
Cevabı basit: Çürüme…
Büyük bir çürüme var ve bu çürümeden cesaret alarak oluşturulmuş çok güçlü bir himaye düzeni var.
Sistemin denetim refleksleri çalışamaz hale geldi. Refleksin köreldiğini fark edenler de karşılıklı olarak bundan yararlanmayı alışkanlık haline getirdi. Kirli iş yapan yapmayana, kirliliğe göz yuman yummayana örnek oldu ve sonuçta ortaya şaşılacak derece büyük bir yolsuzluk ekonomisi çıktı. "Şaşılacak" lafın gelişi, esasen sıradan insanların bile hiç şaşırmadığı, çünkü örneklerini hayatın her yanında gördükleri için alışkın oldukları bir düzendir bu.

3