Kurultay

Türkiye seçimini yaptı, iktidarın açıkça dile getirdiği "bizi seçmezseniz hizmet alamazsınız" tehdidine rağmen seçmen yerel yönetimleri muhalefete teslim etti. Seçmenin yerel yönetimlerde iktidarı tercih etmeyişinin başta ekonomik durum olmak üzere birçok yönden izahı yapılabilir elbette. Bence bu sonucun önemli bir nedeni de mevcut iktidarın icraatlarında denetlenmeyi istememesidir. Kamunun parasının nereye ve nasıl harcandığı konusunda halkımızın ciddi şüpheleri var. Buna rağmen iktidar ittifakının ne mevcut ne de geçmiş dönem belediye başkanlarının harcamaları hakkında denetleme ve yargılama yapılabiliyor. Vatandaş bu konudaki rahatsızlığı iktidara oy vermeme nedenlerinden biri ve şimdi yerel yönetimlerin çoğunluğu iktidarın sıkı denetimi altında hizmet etmek zorunda. Daha önceki yazılarımda da ifade etmiştim. Bu zorunlu durumun sonuçlarının vatandaşın lehine olacağını düşünüyorum.

Seçim sonuçları sadece iktidar için değil tüm partiler için seçim döneminin karnesidir. İlk bakışta oyu artan ve oyu düşen partiler diye genel bir değerlendirme yapmak mümkün. Net sonuç CHP Türkiye genelinde oyunu artırarak birinci parti; AKP uzun yıllar sonra oy kaybederek ikinci parti oldu. Kaybedenlerin kimi parti içi dinamikleri, kimi en büyük rakibini, dünya konjonktürünü vs. bahane eden izahlar bulabilir. Her yiğidin bir seçim sonucu yorumlaması var. Bir kısmı izaha gerek dahi duymuyor; bir kısmı umursamıyor. Bazıları kongreye gidiyor. Bunlardan en ikircikli olanı DEM partisinin açıklamalarıdır. DEM partisi son seçimlerde hem iç hem dış kaynaklı en çok problem yaşayan ve oy kaybeden parti ama buna rağmen yöneticileri en pişkin açıklamaları yapıyorlar. Seçmenleri kaçmamış da sanki onlar geçici olarak başka partiye gizli anlaşmalar ve pazarlıklarla göndermişler gibi açıklamalar yapıyorlar. Onlara göre geçmiş dönemlerde bir kez onlara oy veren seçmen onların demirbaşıdır. Bu seçmenin tercihini değiştirmesi mümkün değildir ve ancak onların görevlendirmesiyle gider. DEM'lilerin bu pişkin açıklamalarının ve özgüvenlerinin altında İktidar ittifakının onları olduklarından daha cüsseli ve becerikliymiş gibi göstermelerinin etkisinin büyük payı olduğunu düşünüyorum. Halbuki sürdürülemez ve çağ dışı ideolojileri artık seçmenlerini bir arada tutamıyor. Siyasi partiler için oy kaybı en ciddi problemdir. Oy kaybı arttıkça problemin ciddiyeti de artar. Oy kaybeden bir parti her ne kadar güçlü bahaneler öne sürse de aynı şekilde yoluna devam edemez. Bu bağlamda bütün oy kaybeden partilerin durumlarını iyi okumaları gerekiyor. Sorun tespit ettikleri sorunlarda değil, sorunu anlatamamaları ve çözüm önerilerinde olabilir. Sorun partinin savunduğu fikirde, kadrosunda, siyaset tarzında veya bunların birkaçı veya hepsinde olabilir.

Bütün bunların konuşulması ve çözülebilmesi için partilerin kurultaya gelene kadar çalıştırılabilecek kurulları vardır. Bunların yetersiz kaldığı durumlarda kurultay devreye girer.