Ormanlarımız yanarken, "Terörsüz Türkiye" ambalajıyla Türk milletinin altından millî kimliği çekilip bir boşluğa bırakılırken, silah bırakma sürecinin akamete uğramasını, ABD Büyükelçisi ve Mazlum Abdi ile bizdeki DEM'li Cumhur İttifakı'nın uyumlu çalışmasını yazmak varken, hele CHP'nin TBMM'de kurulacak—şimdilik üye sayısı dışında hiçbir şeyi belli olmayan—komisyona üye vermesinin ya da vermemesinin doğuracağı sonuçlar hakkında fikir yürütmek dururken, müsaadenizle başka bir konuya değinmek istiyorum.
Bu hafta; etnisite, mezhep, cinsiyet, yaş gözetmeden toplumun her kesiminin üstüne çökmüş, milleti mutsuz, huzursuz ve güvensiz hâle getiren konut krizinden bahsedeceğim.
Bildiğiniz ve yaşadığınız gibi konut (barınma) sorunu uzun süredir ülkemizin gündeminde… Buna rağmen bu büyük sorun, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm getirilemediği için güncelliğini korumaya devam etmektedir. Zaten iyi yönetilemeyen ülkemiz; yükselen enflasyon, bölgemizde devam eden savaşlar, merkez bankasının parasal politikalarının zamanlamaları, artan politik riskler, iklim krizi, bölgesel kuraklık ve afetlerden olumsuz olarak etkilenmektedir. Hiç şüphe yok ki, aynı sebeplerden oluşabilecek göçler barınma krizini çok daha kötü boyutlara taşıyacaktır.
Sorunun görünümü ise kısaca şöyle: 2024 sonunda konut fiyat endeksi yıllık %80 oranında arttı. Özellikle büyük şehirlerde fiyatlar, 2020'ye göre %400-600 yükseldi. Kiralar fırladı; 2021-2025 arası büyük şehirlerde artış %700'ü buldu. Ülkemizde sosyal konut sayısı zaten son derece yetersiz. Konut sahipliği oranı 2019'da %59 iken 2024'te %55'in altına düştü. Rant amaçlı konut üretimi, arz-talep dengesizliğine sebep oldu; bazı şehirlerde boş konut oranı ciddi rakamlara ulaştı. Bu arada son 3 yılda inşaat maliyet endeksi %250'nin üstünde arttı. Kira davaları patladı. Kiracılar, gelirlerinin %50-60'ını kiraya harcıyor; hayat kalitesi düşüyor ve mutsuzlar. Ev sahibi, konuta bağladığı paranın finansal karşılığını alamıyor; o da mutsuz. Kredi ile ev almak ise neredeyse imkânsız hâle geldi. Kredi taksitleri, hane halkı gelirini aşar durumda… Deprem bölgesi apayrı bir sorun yumağı…
TÜİK verilerine göre 7.712.637 hanede 24.011.884 kişi kiracı olarak yaşıyor. Her dört kişiden biri kiracı… Bu durum, sorunun ciddiyetini açıkça göstermektedir.
Tüm bu olumsuzluklar, temel bir ihtiyaç olan barınmayı sadece alt gelir gruplarında değil, orta gelir grubunda da zorlaştırmaktadır.
Geçmişte yaşanan 2008 küresel finansal krizin tetikleyicisi olan "mortgage" krizi ve onun yarattığı global etkiler dikkate alındığında, bankacılığa bağımlı konut finansman sisteminin sürdürülebilir olmadığı açıkça görülecektir. Bu sebeple alternatif ve kalıcı çözüm önerilerinin ivedilikle geliştirilmesi önem arz etmektedir.
Hükümetin bu ay halka arz edeceği proje bu bakımdan dikkatle takip edilmelidir. Konut krizinin çözümünde, gayrimenkul sertifikası gibi yenilikçi çözümlere elbette ihtiyaç vardır; ancak hükümetin peşinat ve kredi yükümlülüğü olmadan küçük birikimlerle yatırım yapılmasını sağlamayı amaçlayan bu sistem başarısız olursa, konut piyasasında sorunlar çözümsüzlüğe gider.