Hangi Milliyetçilik

İyi Parti lideri Müsavat Dervişoğlu 18 Mayıs günü Samsun'da yaptığı konuşmada "Bu ülkede Türk milliyetçiliği adına konuşacak tek kişi Devlet Bahçeli değildir. Devlet Bahçeli'nin Türk milliyetçiliğini temsil etme hakkı ve salahiyeti yoktur. Türk milliyetçiliği de sahipsiz değildir." diyerek hassas bir noktaya değindi. Bu sözlerine MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman "MHP'nin ve liderimiz sayın Devlet Bahçeli'nin milliyetçiliğini sorgulamak" diyerek başladığı açıklamasına alışılageldik bir seviyesiz üslupla devam edip sonra "MHP Türk milliyetçiliğinin siyaset arenasındaki yegâne temsilcisidir. Partimiz, Türk milliyetçiliğinin siyaset sahnesinde temsil edilebilmesi uğruna büyük bedeller ödeyerek aziz milletimizin gönlünde yer edinmiştir." şeklinde devam etmiş Sonrasında Semih Yalçın'ın benzer üslupla yaptığı açıklamaları burada aktarmıyorum; bu açıklamalar milliyetçi olduğunu iddia eden bir parti için utanç vesilesi olmalıdır.

Sayın Dervişoğlu'nun Türk milliyetçiliğinin bebek katilinin istek ve arzularına göre açılımın bir aparatı yapılmasına karşı sarf ettiği bu sözlerine verilen cevap iki bakımdan dikkat çekiyor. Birincisi açıklama Devlet Bahçeli'yi savunamıyor, MHP üzerinden bir izaha gidiyor, ikincisi Türk milliyetçiliğinin MHP'nin tekelinde olduğunu iddia ediyor.

Siyasi partiler temsil ettikleri siyasi görüşün tamamını temsil etmeyi arzu ederler ama bu her zaman mümkün değildir. Mantık olarak zaten her kurulan parti bir diğerinin tekelini kırar. Ayrıca zaman ve şartlar sürekli bir değişimi dayatır. Siyasi partilerse kendilerini bu değişimlere uydurabildikleri sürece varlıklarını devam ettirebilirler. MHP, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra siyaset arenasında çok farklı konumlanmıştır. Sonrasında yaşanan gelişmelere, etkisi altında kaldıkları olaylara, kadro ve lider değişimiyle uyum sağlayamayınca teslim alınmış bir görüntü vermektedir. O tarihten beridir MHP ve Türk milliyetçilerinin önemli bir kesimi arasında mesafe giderek açılmıştır. MHP birinci açılım sürecinin karşısında çok kuvvetli dururken, bebek katili ve PKK'nın talepleri değişmediği halde bebek katilinin isteğiyle ikinci açılımın en önemli aktörü olmuştur. Şimdi bu tavırlarına karşı çıkan Müsavat Dervişoğlu'na hakaret ediyorlar. Müsavat Dervişoğlu'nun ahlaki ikileme düşmemesinden ve doğru bildiğini söylemesinden neden bu kadar rahatsız oluyorsunuz ve nasıl bebek katili ile iş tutmak dışında bir yol bulamayacak kadar çaresizliğe düştünüz

Ortadoğu her hareketlendiğinde emperyalist güçler Türkiye'de de Kürt kartını sahaya sürüyorlar. Kürt meselesi Misak-ı Millî Beyannamesi'ni ilan ettiğimizde isyan olarak; 2011 Arap Baharı sürecinde açılım şeklinde ortaya çıktı. Şimdi Suriye'deki gelişmeler bahane edilerek Türkiye'de de bir değişim talep ediliyor. Şımarık Kürt siyasetçileri ve terör örgütü yöneticilerinin tatmin edilemez taleplerinin hedefinde Türkiye Cumhuriyeti var ve devleti Türk, Kürt, Arap emirliğine çevirmek istiyorlar. Türk milliyetçileriyse olması gerektiği gibi buna karşı duruyorlar, bu sefer fark MHP'nin aldığı konum.