Zamanın göğsünde incelen ruhlar

Zamanın göğsünde incelen ruhlar

MUSTAFA ÇELİK

Dünyada iyilikle kötülüğü ayıran ince çizgi, bir coğrafyadan ya da bir sınıftan geçmez; o çizgi, her insanın kalbinden geçer. Kötülük, çoğu zaman uzaklardaki yabancılarda değil, yanı başımızda; bir suskunlukta, bir ihmâlde, görmezden gelişte gizlenir. İnsan bazen başını çevirerek, bazen sessiz kalarak kötülüğe ortak olur. Gerçek cesaret, dışarıdaki karanlıkla savaşmakta değil, içimizdeki gölgeyi fark edip onunla yüzleşmeyi seçmektedir. Zira en çetin mücadele, başkalarıyla değil, insanın kendi kalbinin karanlık dehlizlerindedir. Kendi kalbinin fatihi olabilen kişi, hiçbir güzellikten, hiçbir iyilikten uzak kalmaz. Mü'min insan iyiliğe karşı doyumsuzdur. Yaptığı her iyilikten sonra iyilik yapma iştahı artar. Hiçbir iyilik yok ki dönüp de kaynağına ihsanlar, armağanlar sunmasın. Güzellikle büyüyen ve iyiliklerle yola çıkanlardan kötülük beklenmez. Rabbimiz haber veriyor:

"Boş sözü işittikleri vakit ondan yüz çevirirler ve 'Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz de size. Selâm olsun size (bizden size zarar gelmez). Biz cahilleri istemeyiz' derler." (Kasas Sûresi 55)

Zalimliğin sıradanlaştığı bu çağda, iyiliğin ve güzelliğin en küçük kıvılcımı bile gözlerimizi yaşartıyor. Çünkü bu devrin en büyük lütfu, selim bir kalpte yer bulabilmek; o kalpte kendine bir sığınak, bir güvenlik adası inşa edebilmektir.

Dünya ağırlaştıkça, ruhlarımız hafifliyor sanki. Taşıyamadığımız her yük, kalbimizde bir iz bırakıyor. En küçük bir iyilik bile artık içimizde koca bir yankıya dönüşüyor; çünkü iyilik nadirleştikçe kıymeti büyüyor. Belki de bu yüzden, bir tebessümde gözlerimiz nemleniyor. İçimizde hâlâ kırılgan, insana dair bir şeylerin var oluşundandır bu ani sarsılışlar.

İyi kalmak, dürüst ve güzel ahlaklı biri olarak kalabilmek Bu devirde bir ayrıcalık değil, bir direniş biçimi artık. Aldatıcı gülüşlerin, bencil yüreklerin arasında insan kalabilmek; çürümüşlüğe karşı dimdik bir duruş sergilemektir. Her gün bize kötülükler sunulurken, ahlaksızlık sıradanlaştırılırken, gözümüze sokulurken tüm çirkinlikler Hâlâ iyilikten yana olmak, daha güzel bir dünya kurma hayalinin izini sürmektir. Bu yol zor, bu yol dikenlidir. Ama bu yola çıkanlar bilir ki; karanlığın en yoğun olduğu yerde, en küçük ışık bile yol gösterir.

İyilik gönüldendir. Vicdan muhatabı ciddiye almakla uyanır. Uyanmış bir vicdanı kötülüğe ikna edemezsiniz. İyilik ettiğini fark etmeden iyilikte bulunmak, erdemli olmak ve erdemli kalmaktır. Vicdanını gördüğümüz kimseye kötülük edemeyiz. Kendilerinden kötülük gördüklerimiz, vicdanlarını görmediklerimizdir. Dünyanın ve İslam âleminin "Yufka yürekliler ittifakı"na zaruret mertebesinde ihtiyacı vardır.

İnsanlık, kimi zaman derin karanlıklara gömülür; öyle ki, kalbini unutmuş, gözünü menfaate dikmiş yığınlar ortalığı kasıp kavurur. Ne var ki, umut dediğimiz şey, en sert taşların arasında filizlenen bir yeşillik gibi, insanlığını kaybedenlerin dahi yeniden dirilebileceğine dair inancı canlı tutar. Zira insan, ruhunu başkalarının acılarına kapatmışsa, işkencenin yalnız faili değil, aynı zamanda yankısı olur.

Zamana susayan toprağın yağmura ihtiyacı gibi, çağımız da vicdanlı insana muhtaç. Dünya, birbirini arayan ruhların sessiz çırpınışlarıyla dolu. Güzelliğin atmosferinde, iyiliğin meydanında bir araya gelmek; yalnızca bir temenni değil, insanlığın ortak paydasında buluşmak demektir.