Siyonist İsrail, Batı Dünyası'nın İslâm topraklarındaki çıkar şebekesidir

İsrail'in varlık sebebi, Siyonizm'dir. Siyonizm, ana kucağındaki bebeği zevkle öldüren gözü dönmüş katillerin ilham kaynağıdır. Dünyadaki bütün terörist örgütlerin bu veya şu şekilde Siyonist İsrail ile bir ilişkisi, irtibatı vardır. Çünkü Siyonist İsrail insanlık düşmanıdır.

Yahudi ve Hıristiyanların ekmek kapıları bir olmasının sebebi, itikadlarının aynı olmasından kaynaklanmaktadır. Rabbimiz haber veriyor:

"(Bir de) Yahudiler ve Hristiyanlar, "Biz Allah'ın oğulları ve sevgili kullarıyız" dediler. De ki: "Öyleyse (Allah) size neden günahlarınız sebebiyle azap ediyor Hayır, siz de O'nun yarattıklarından bir beşersiniz." (Allah) dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunanların da hükümranlığı Allah'ındır. Dönüş de ancak O'nadır." (Maide Sûresi 18)

Kur'ân-ı Kerim'e göre Yahudi ve Hıristiyanların Allah tasavvurları batıl ve atıldır. Bizler Rabbü'l âlemine iman ederken onlar Milli Rab inancına sahiptirler. Güçleri yetse dünyada Yahudi ve Hıristiyanların dışında herkesi öldürür. Siyonizm'i bunun için icad etmişlerdir.

Siyonizm, Hıristiyanlardan alınmış ödünç bir ideolojidir. Siyonizm, İsrail'in ana ideolojisi olup dünyanın çeşitli noktalarında yaşayan Yahudileri -ata yurdu olduğu iddiasıyla- Filistin topraklarına taşıyıp burada bir Yahudi devleti kurmayı amaçlamıştır. Bir fikri akım ve sosyal hareket olarak 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan Siyonizm 1948'de amacına ulaşmıştır. Bu gelişme sübjektif yönüyle Hıristiyan dünyasındaki şartlarla bağlantılı olduğu kadar, objektif boyutta Yahudiliğin kendi iç dinamikleri ile ilgilidir. Katolikler ve Ortodoksların Yahudileri dışlaması onların topluma kaynaşmasını engelleyerek ulusal bilinci beslemiştir. Öte yandan Protestanlar Mesih İsa'nın yeryüzüne tekrar gelişi için Filistin topraklarında bir Yahudi devleti kurmanın şart olduğuna inanarak 17. yüzyıldan itibaren bu uğurda çalışmışlardır. Hıristiyanlar arasında Restorasyon doktrini ile ifade edilen ve iki asır boyunca mayalanan bu görüşler ve çalışmalar Yahudiler nezdinde Siyonizm kavramı ile ifadesini bulmuştur. Protestan liderlerin Yahudiliğe bakışı farklı olsa da, Fiziki Restorasyon doktrinini benimseyen ikinci nesil Protestanlar hem teolojik hem pratik boyutta Yahudi yanlısı bir çizgi benimsemişlerdir. Filistin'de Yahudilerin yerleştirilmesinin sadece dini bir mesele olmakla kalmadığı, konunun jeostratejik boyutunun olduğu da göz ardı edilmemelidir. Protestan devletlerin bu ideyi desteklemesinin kendilerine Papalık karşısında, nitekim Avrupa'nın içerilerine doğru ilerleyen Osmanlı karşısında elverişli konum kazandıracağını söylemek izahtan varestedir. Bu teolojik ve pratik arka plandan hareketle, Yahudilerin Filistin'de yerleştirilmesi hususu Protestanlar açısından özel ehemmiyet arz etmiştir. Bu bağlamda İngiltere özellikle öne çıkmıştır. Konu 17. yüzyıldan itibaren İngiltere'de ilmi ve siyasi çevrelerin gündeminden düşmemiştir. Siyonizm adınaFilistin topraklarında işgalci ve talancı olarak İsrail'in var olması, Batı ülkelerinin müşterek ekmek kapılarının açık tutulmasıdır.

İsrail, Batının hem bayrağı, hem de bataklığıdır. Hem Washington'un hem de Avrupa'nın kendilerini kolay kolay kurtulamayacakları bir "İsrail bataklığına" saplanmış buldukları günümüzde giderek daha belirgin hale geliyor. Vicdan mahkemelerinde çoktan Amerika ve Avrupa ülkeleri İsrail ile birlikte ölüme mahkûm edildiler...

Batı'da öncelikle İsrail'in Holokost'un ardından Batı için bir tür kefaret işlevi gördüğü düşüncesi var. İkinci olarak genellikle Batı'nın, özellikle de ABD'nin, İsrail'i Orta Doğu jeopolitiğinde vazgeçilmez gördüğü öne sürülmektedir. Son olarak da İsrail lobisinin Washington'dan Londra'ya, Paris'ten Berlin'e uzanan etkili siyasi, ekonomik ve entelektüel gücünün müthiş etkisinden bahsedilir. Bu anlatı, bu etkili ağın tüm dünyaya yayılarak ekonomik ve entelektüel söylem ve etkileşimlerde önemli bir rol oynadığını öne sürmektedir. Bu teorilerin her biri, mesela Yahudi-Hıristiyan geleneği çizgisinde ilerleyerek Siyonizm ile ideolojik ve teolojik yakınlık kuran Hristiyan mezheplerin varlığı gibi, kendine özgü dinamiklere de sahiptir. Benzer şekilde, İsrail'in Ortadoğu'daki asırlık jeopolitik statükonun korunmasında oynadığı yadsınamaz rol, İsrail lobisinin çeşitli devletlerin güvenlik ve jeopolitik ihtiyaçlarının giderilmesinde bir tür komisyoncu ve pazarlamacı işlevleri görmesi de listeye eklenebilir. Siyonist İsrâil, Batı âleminin İslâm topraklarında çıkar kavgasını veren kanlı bir çakalıdır.