Ramazan ve Kurban bayramlarının alternatifleri olmaz2

Bayram gecelerini, Allahû Teâla'yı zikretmek, namaz kılmak ve diğer ibâdetlerle ihyâ etmek müstehaptır. Bu hususta sened açısından zayıf da olsa Ebû Ümâme (ra,)'dan rivâyet edilen bir hadis-i şeriftir ki, Rasülüllâh bu hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Her kim sevabını Allâhû Teâlâ'dan umarak bayram gecelerini (ibâdetle) ihyâ ederse, (âhireti unutup dünyâya bağlanmakla) kalplerin öldüğü gün onun kalbi ölmez." (İbnü Mâce, es-Sıyarn: 68, no:1782, 1567) Âlimler bayram gecelerinin ne kadarlık bir zamanının ibadetle geçirileceği hakkında ihtilaf etmişlerdir. Bu hususta en sağlam görüş, gecenin büyük bir kısmının ibadetle geçirilmesidir. Ayrıca "Muayyen bir vakit içerisinde geceleyin kalkıp ibâdet edilmekle de o gece ihyâ edilmiş olur" diyen alimler mevcuttur. Burada geçen "Kalbi ölmez" ifâdesi "Kâfir olmaz" demektir.Bayram günlerinde; erken kalkmak, boy abdesti almak, hafif güzel kokular sürünmek, en güzel elbiseler giyinmek, karşılaştığı mümin kardeşlerine karşı güler yüzlü olmak, fazlaca sadaka vermek, bayram gecelerini ibadetle geçirmek müstehaptır. Bayram sabahı ise ilk iş olarak vacip olan Bayram namazını camide cemaatle eda etmek gerekir. Nitekim Hz. Peygamber (sav) de bu konuda şöyle buyurmuştur:"Bu günümüzde yapacağımız ilk iş namaz kılmamızdır. Her kim böyle yaparsa şüphesiz bizim sünnetimize uygun iş yapmış olur."(Buhâri, Îdeyn, 3). Ramazan ve Kurban Bayramları, bayram namazlarının kılınmasıyla başlar. Müslüman'ın her şeyi gibi bayramı da kulluk temeli üzerinedir. Sevincinde de hüznünde de namaz hep vardır. Bayram namazına, -gücü yetenler için- yürüyerek gitmek sünnettir. Rasûlüllah (sav) namazgâha giderken ve dönerken başka başka yollar seçerdi. Namaza giderken "Allahu ekber" diye tekbir getirirdi. Hz. Peygamber (sav)'in bayram namazını mescidde değil dışarıda, musallâda kıldığı bilinmektedir. Hz. Peygamber (sav), bayramların hep beraber büyük bir coşku içinde kutlanmasını arzu eder ve hiçbir istisna yapmadan kadınların da bayram namazına katılmalarını emrederdi. Hatta elbisesi olmayan hanımların, komşularından emanet elbise alarak gelmelerini tavsiye etmiştir. Namaza mani özrü bulunan hanımların bile namazgâha çıkmalarını; hayra ve Müslümanların dualarına iştirak etmelerini emretmiştir. Onlar da tekbirler sırasında cemaate katılmışlardır. Ümmü Atıyye (r.a.)'dan gelmekte olup şöyledir "Resulüllah (s.a.v.) bize Ramazan ve Kurban Bayramı günlerinde genç kızları ve adet gören kadınları da namazgâha çıkarmamızı emretti. Adet gören kadınlara gelince onlar namazdan uzak durur, hayırda ve Müslümanların dualarında hazır bulunurlar" dedi." (Sahih-i Müslim, İdeyn,12) Kaynaklarda nasıl bayramlaştıklarına dair fazla bilgiye rastlanmayan ilk Müslümanların, muhtemelen Hz. Peygamber'in bir Kurban Bayramı günü kurban keserken, "Allahım, Muhammed'den, Muhammed ailesinden ve Muhammed ümmetinden kabul et!" demesinden (Müslim, "Edâhî", 19) mülhem olarak, "Allah bizden de sizden de kabul etsin" duasıyla tebrikleştikleri rivayet edilmektedir (Süyûtî, el-Hâvî fi'l-fetâvâ, I, 109). Bayram sevgi günüdür, sevinç gündür. Bayramları, ibadet ve itaatten tecrit edip, sadece