Müslümanların Direniş Cephesinin Bekçisi Mustafa Karahasanoğlu

İyilerin ölüm haberi geldiğinde hicran sarıp sarmalar tenhalara savurur. Hasret düşer yüreğe, sıcağında kavurur. İyileri her gün biraz daha azalan bir zamana düştük; âlim zalim birbirine karıştı, renkleri seçilmiyor. Velisiz kaldı sokaklar; deliden geçilmiyor! Mustafa Karahasanoğlu gitti aramızdan; sükût eyledi zaman, boynu bükük haneler. Yas tutuyor tarihler, ağlıyor efsaneler. Haysiyetiyle yaşadı muhtaç olmadı namertlere. Zorbaları değil Allah'ı razı etmeye çalıştı göze inmeden perdeler! Mazlumları sahiplenmek, mazlumları savunmak, Onun âdeta varlık sebebiydi. Cesaretiyle esaretten hürriyete giden yolda hem çağrı oldu, hem çığır. Vefakârlığı cesaretinden geri kalmazdı; iyiliğe iyiliği bırakın, kötülüğe de iyilikle mukâbele etmesi; kin tutmayışı, sözünü hotaktan gözünü budaktan esirgemeyişi; mukaddesat düşmanlarının dışındaki tüm insanlara ve hatta tüm canlılara karşı halîm oluşu; birçoklarının, darda kalmış eski dostlarına makam-mansıb kaygısıyla yüz çevirdikleri zamanda O'nun cansiperâne, dostlarını ve yakınlarını kuşatması-gözetmesi; uhuvvet-i imaniyenin gereği yapılması gereken her fedâîlikte ilk serdengeçti oluşu; laikçilik hegomonyasına karşı tavizsiz kıyâmı vediyet borçsuzbir ömüre sahip olması gıpta edilen bir durumdu O, "Allah'a