Lâ dinilerin galibiyetine sevinmek nifak alâmetidir1

Allah'ın arzında mü'min olmak, üzüntüleri, sevinçleri sahih imanın ve salih amelin çerçevesinde tutmayı zorunlu kılar. Günümüzde değişmez ve değiştirilemez mi'yarları din olmayanların hayatta sabit bir ayarları olmaz. Hilafet-i Şeri'yye'nin yokluğunda şu veya bu politik parti bizim mi'yarımız olamaz. Mi'yarımız dinimizdir. Mi'yarı din olmayanın ayarı olmaz. Böylesi dinin çerçevesinde sabit kalmaz. Menfaatini, çıkarını, şamatayı nerde bulursa orada bulunmaktan geri durmaz.

İnandıklarını yaşayan Müslüman geleceğin efendisi, yaşadıklarını inandıklarının ölçüsüne vurmayan Müslüman da müşrik toplumun kölesidir.

Lâ dinilik; Allahû Teâla'nın gönderdiği din ile mukayyed kalmamak, dinin taşrasında yaşamak, dini dışlamak, dini değerleri ve dindarları taşlamaktır. Kur'ân'ın ifadesiyle Tağutlara, Cibtlere ve onların uydurduklarına iman ederek Kur'ân adına, din adına kâfirlerin Müslümanlardan daha doğru yolda olduklarını iddia etmekle dindarlık değil dinsizlik başlar. Rabbimiz uyarıyor:

"Kendilerine Kitap'tan bir nasip verilmiş olanları görmüyor musun Onlar "cibt"e ve "tâğût"a inanıyorlar. İnkâr edenler için de, "Bunlar, iman edenlerden daha doğru yoldadır" diyorlar." (Nisa Sûresi 51)

Kur'ân'a iman etmiş, Kur'ân'dan azıcık nasiplenmiş bir Müslüman lâ dinilerin galibiyetlerinden sevinç duymaz. Bu topraklarda varlık sebepleri dinsizlik olan, dininizi mahkûm etmekle iftihar eden, dininizi ve dini değerlerinizi aşağılayan, Kur'ân okutmayı yasaklayan, ezanınızı senelerce susturan, camilerinizi ahıra dönüştüren, dininizi ve dilinizi mahkûm edenlerin bu topraklarda yeniden iktidar ve muktedir olmaları için çalışıyorsanız, galibiyetlerine seviniyorsanız, münafıklığınızdan şüphe etmeyebilirsiniz. Böyle bir durumda sizin hoca olmanız, şeyh olmanız, diplomalı, doktoralı öğretim üyesi olmanız, bir Kur'ân kursu kurmuş olmanız, Kur'ân kursu hocası olmanız, otuz veya kırk yıldan beridir dini kitaplar okumanız, dini sohbetlere katılmanız münafık olmanıza engel teşkil etmez. Dinde ve imanda tutarsızlık küfrün ve nifakın garantisidir. Rabbimiz uyarıyor:

"Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kâfirleri dost edinmeyin. Eğer mü'minler iseniz Allah'a karşı gelmekten sakının." ( Maide Sûresi 57)

"Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu, şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır." (Maide Sûresi 58)

Bu âyet-i kerimeler bize şunu söylemektedirler: Müslümanlar olarak gerek ehl-i kitaptan, gerekse kâfirlerden dininizi oyun ve eğlence yerine koyanları velîler dostlar, idareciler edinmeyin. Eğer mü'min iseniz bu konuda Allah'tan korkun. Allah'tan ittika edin de şu dininizi oyun ve eğlence haline getiren ehl-i kitabı, Yahudi ve Hıristiyanları ve onların yolunda gidenleri dost bilmeyin. Onları velîleridareciler, yardımcılar edinmeyin. Yani onları karar verme makamında görmeyin. Hayat programınız konusunda onlara müracaat etmeyin. Sizin hayat programınızı onlar yapmasınlar. Hayat programınızı onlardan almaya kalkmayın. Onlar tandanslı, onlar kaynaklı bir hayat yaşamaya kalkışmayın. Onlar hem kendi dinlerini, hem de sizin dininizi hafife alıp oyun ve oyuncak tutan insanlardır. Onlar oyunu ve oyuncağı din zanneden, din diye oyun ve eğlenceye sarılan, ya da dinlerini hafife alıp oyun eğlence yerine koyan kimselerdir. Bunlar dinlerini oyun ve eğlence yerine koymuşlar. Dünyaya verdikleri değeri dinlerine vermemişler. Paraya, makama, işlerine, aşlarına, dükkânlarına, tezgâhlarına, arabalarına, evlerine gösterdikleri titizliği dinlerine göstermeyenler, ehl-i dinden sayılmazlar. Dinlerini oyun ve eğlence yerine koymuşlar veya oyun ve eğlenceyi din edinmişlerdir. Dünyaya kul köle oldukları için, dünyayı kıble edinip ona tapındıkları için, gece gündüz dünyalıklar peşinde koşmaları sebebiyle dinlerinin temel kaynaklarıyla tanışacak vakit bulamadıkları için lâ dinilerden duyduklarını din zannetmişlerdir. Bunlar da en azında lâ diniler kadar tehlikelidirler