Gazze direnişi, Allah'ın zafer vaadine iman ederek yola çıkan yürek fatihlerinin başlatmış oldukları bir direniştir. Yeri gelmişken şunu beyan etmekte fayda vardır. Fetih zaferden daha büyük ve geneldir. Her fetih bir zaferdir, ama her zafer bir fetih değildir. Örneğin Hendek zaferdir, ancak Mekke, fetihtir. Bedir zaferdir, ancak Hudeybiye bir fetihtir. Fetih, sadece toprakların değil, daha da önemlisi kalplerin ve gönüllerin fethidir. Şehirlerin anası olan Mekke'nin fethi ile tüm ülkelerin başkentlerinin gündemi İslâm olmuştur. Böylece Mekke'nin fethinde genel af ilan eden Rasulüllâh (sav) aslında gönülleri fethetmiştir.
İnsan ve Müslüman olarak imtihanlar salonu denilen bu dünyada sınavdayız. İnsan muvakkat bir ömre sahip olsa da hayatı boyunca bitmeyecek arzulara sahip olduğundan dünyanın nimetleri ona kifâyet etmemektedir. Eğer insandaki bu duygu terbiye edilmez ise kendisini mülkün sahibi görmeye başlar ve âlemi fesada doğru sürükleyecek şeyler ile iştigal eder. Oysa mülkü, şerefi, izzeti, zilleti, nimeti, nikmeti gerçekte veren Allah'tır. Her şey O'nun kudretindedir. Allah'ın kudret ve kuvvetine teslim olup yaslanmak, zaferi ve fethi garantilemektir. Allah ile güçlenmeyenler, güce kurban giderler!
Gazze direnişi; bir kimlik meselesi ve Müslüman olarak var olabilme mücadelesidir. Mescid-i Aksa'nın içinde bulunduğu hali, Kudüs'ün adım adım Yahudileştirilmesini, Filistinli esirlerin pozisyonunu, Batı Şeria'nın her geçen gün biraz daha istila edilmesini, Gazze'nin nefessiz bırakılışını dikkate almadan Gazze direnişi hakkında yapılan yorum ve değerlendirmeler temelsizdir. Kelime-i Tevhid'in başındaki "Lâ"yi idrak eden birisi, Gazze'de Amerika-İsrail ve onları destekleyen bütün dünya gâvurlarına karşı konulan direnişin namaz gibi, oruç gibi, hac gibi bir ibadet olduğunu tereddütsüz olarak teslim eder. Gazze direnişi hakkında kem küm eden Müslümanlara gelince, tağutları, zorbaları, firavunları sistemleriyle beraber net biçimde reddetme zaafından yani redddin gerçekleşmemesinden kaynaklanmaktadır.
Gazze direnişi; İslâm ümmeti için bir kurtuluş kazanımıdır. Bakınız Gazzeli mücahidlerin saha lideri Yahya Sinvar şöyle diyor:
"İslâm âlemine çağrımızdır.
Bizi kurtarmanızı beklemiyoruz.
Bizimle kurtulmanızı bekliyoruz.
Mahkûm olan biz değil sizlersiniz. Yoksa küffar bize düşman, size dost olmazdı!"
Gazze direnişi; "Bak oğlum şu karşıda 2 milyar Müslüman var. Ama sen yine de yardımı sadece Allah'tan bekle. Allah o şerefi sadece dilediğine verir. Son nefesine kadar hep 'Hasbunellah ve ni'mel vekil' de" diyen muvahhid babaların direnişidir. Bu direnişi durdurmak, Amerika-İsrail ve onları destekleyen dünya gâvurlarının haddine mi düşmüş!...
Gazze; Talut-Calut ve Musa-Firavun kıssalarının yeniden hayat bulduğu yerin adıdır. Gazze direnişi, firavunlara karşı sürdürülen bir imani direniştir. Kelime-i Tevhid'in başındaki "Lâ ilahe"yi anlamaktan uzak bir tavırla, sadece mazlumiyet vurgusu üzerinden ve acındırıcı, adeta merhamet dileyici bir tavırla Gazze için duyarlılık oluşturma kaygısı, bizi "İllallah" kapısına götüremez.
Alllah'a meydan okuyan firavunları, azmanları, tağutları, zorbaları ve onların düzenlerini himaye eden, Müslümanları güç ve kuvvetten düşüren bütün düşünceler, söylemler, tavırlar, Siyonist Yahudi Terör Örgütü İsrail'e hizmet ederler.