Hadislerden evrensel mesajlar

"Kur'ancılar"a: Hz. Peygamber "postacı" değildir; onun asıl misyonu "güzel bir model" olmaktır.

İslam kültüründe en güvenilir hadis kitaplarının başında gösterilen Buhârî'nin el-Câmiu's-Sahîh'inin 78. bölümü olan "Kitâbu'l-edeb"in 27. babı "Rahmetü'n-nâs ve'l-behâim" (insanlara ve hayvanlara merhamet) başlığını taşır ("Merhamet"in Sami dillerindeki kök anlamı "sevgi"dir). Buradaki hadislerden birine göre Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:

"Allah'a ve ahiret gününe inanan biri komşusuna sıkıntı vermesin; Allah'a ve ahiret gününe inanan biri misafirine ikramda bulunsun; Allah'a ve ahirete inanan biri ya hayırlı konuşsun ya da sussun."

Bu hadiste somut örnekler üzerinden İslam ahlakının üç ilkesine işaret edilmiştir:

a) Hadisin ilk cümlesi, sosyal ahlakın ve hukukun birinci kuralı olan "zarar vermeme" ilkesini içerir. Kişilerin ve toplulukların mevcut imkânları sosyal ve doğal çevrelerine zararlı veya faydasız olarak, boş yere kullanmalarını yanlış bulan ve yasaklayan birçok ayet ve hadis vardır. Örnek olarak, Buhârî'nin es-Sahîh'inde aktarılan, günümüzde kimi ahlak filozoflarının "yalın ahlak" dedikleri bazı normları içeren bir hadisi sunmakla yetinelim: "Birbirinizi kıskanmayın; birbirinize kin gütmeyin; birbirinizden kopmayın; birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları, kardeş olun!" Son cümle gösteriyor ki, bu hadis, iki kişi arasındaki ilişkiden uluslar arası ilişkilere kadar her alanda geçerlidir.

b) Baştaki hadisin ikinci cümlesindeki "misafir" örnek bir kavram olup, bu cümle de sosyal ahlakın ikinci ve bir ileri normu olan "yararlı olma" ilkesini içermektedir. Eski devirlerde, özellikle de tehlikeli çöl hayatında yolculuk ve misafirlik çok sık yaşanan, yardım ve ikramı gerektiren bir olgu idi. Kuşkusuz en büyük tehlike açlık ve susuzluktur. Eski devirlerde bu tehlikeye en çok yolcular maruz kalırlardı. O nedenle hadiste bu durumdaki insanları yedirip içirmenin önemine dikkat çekilmiştir. Hadiste olgu (yolculuk) tarihsel, mesaj evrenseldir; o mesaj da sıkıntı ve tehlike halinde bulunan insanları bu durumlardan korumak ve kurtarmaktır.

Sonuç itibariyle Peygamberimizin asıl maksadı, Buhârî'nin yukarıdaki ifadesiyle- "insanlara ve hayvanlara merhamet"tir. Buna göre, Müslüman birey ve toplumun merhametsevgi ve ahlak dünyası, ulaşabildiği bütün insanları ve diğer canlıları kuşatacak kadar geniş olacaktır.

c) Yukarıdaki hadisin "Allah'a ve ahiret gününe inanan biri ya hayırlı konuşsun ya da sussun" şeklindeki cümlesinde "konuşma" da örnek olup, maksat bütün çeşitleriyle iletişimin "hayırlı" olması, insanın konuşma ve yazma yeteneklerini iyi ve faydalı yollarda kullanmasıdır. Çağımızda sözlü, yazılı ve görüntülü, hatta sembolik ifade ve iletişim mecralarının ulaştığı boyut dikkate alınırsa, hadisin vermek istediği ahlâkî mesajın ne kadar önemli, bu ilkeleri koyan Kur'an ve Peygamber'in ahlak öğretisinin ne kadar yüksek olduğu daha iyi anlaşılır.