Kadere dair

Öncelikle şunu hatırlatmamız gerekir: Teorik ve küllî olarak düşündüğümüzde, "Allah bir toplumun başına bir kötülük gelmesini diledi mi, artık onun geri çevrilmesi mümkün değildir" (Ra'd suresi 1311). Fakat bu teorik olarak böyledir. Pratikte ise Allah hikmet ve adalet sahibidir; öyle olduğu için de bu ayetin bir önceki cümlesinde "Bir topluluk kendini (iyi veya kötü yönde) değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez" buyrulmuştur. Kuşkusuz bu, bireyler için de böyledir.Buna göre anılan ayetin bütünü şunu anlatıyor: Allah'ın kudreti, izni, iradesi ve hükmü kesin geçerlidir; çünkü kudreti, izni ve iradesi sınırlanan, hükmü geçerli olmayan bir varlık ilâh olamaz. Bu tamamen mantıklıdır ve doğrudur. Zira eğer Allah'a inanıyorsak O'nun bir şeyi dileyip de izni ve iradesinin yarattıkları tarafından engellendiğini, bu yüzden dilediğini yapamadığını düşünemeyiz.Bu söylediğimiz, ilâhîkitâbî dediğimiz bütün dinlerde böyledir. Hatta Kitab-ı Mukaddes'te şöyle denilir: "Demek ki Tanrı dilediğine merhamet eder, dilediğinin yüreğini nasırlaştırır. Şimdi bana, 'Öyleyse Tanrı insanı neden hala suçlu buluyor O'nun istediğine kim karşı durabilir' diyeceksin. Ama ey insan, sen kimsin ki Tanrı'ya karşılık veriyorsun Kendisine biçim verilen (insan), biçim verene (Tanrı'ya) 'Beni niçin böyle yaptın' der mi Ya da çömlekçinin (Tanrı'nın) aynı kil yığınından bir kabı (bir insanı) onurlu iş için, ötekini bayağı iş için yapmaya hakkı yok mu" (Romalılar'a 920).Fakat insanı çömlek (cansız nesne) yerine koyan bu Hıristiyanlık inancı tam bir fatalizm'dir. Kur'an böyle demez. Mesela "Allah onların kalplerini mühürlemiştir" der (Bakara 626); ama bunun öncesindeki ayete göre kalpleri mühürlenenler, uyarıları dinleyip anlamayan inkârılar, inançsızlardır.Demek ki, ayette belirtildiği gibi- "Bir topluluk kendini değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez." Mesela ilâhî yasa (sünnetullah) bize hal diliyle- "yaptığınız işi sağlam yapın" der. Hz. Peygamber de beden diliyle "Allah, kulu bir iş yaptığında onu sağlam yapmasını ister" der. Buna rağmen insanlar sözgelimi- depreme dayanıksız binalar yaparlarsa Allah çürük binaları sağlam yapmaz. Veya insanlar rızıklarını kazanmak için ya da başka amaçlarına ulaşmak için zihin ve beden yeteneklerini gerektiği gibi kullanıp çalışmazlarsa, Allah çalışmayan bireylere ve toplumlara zenginlik vermez. Tabiatta hüküm süren "Allah'ın yasası" (sünnetullah) böyledir ve o yasayı geri çevirecek, işlevsiz kılacak hiçbir güç yoktur (İsrâ 1777; Ahzâb 3362; Fâtır 2543; Fetih 4823). Sonuçta "Allah insanlara asla zulmetmez; fakat insanlar kendi kendilerine zulmederler" (Yunus 1044; keza bk. Bakara 257; Âl-i İmran