Batı düşüncesinde adalet

Adalet kavramı Platon'dan günümüze kadar Batı ahlak, hukuk ve siyaset felsefesinde bitmeyen bir ilgi görmüştür. Platon'un en önemli eseri sayılan Republic'in ana konusu adalettir.Felsefe tarihinde erdem ahlakının ilk temsilcisi olarak bilinen Aristo, erdemlere kuşatıcı bir yapı kazandırmak için İslam düşüncesinde de benimsendiği gibi- daha çok ve daha az (İslam düşüncesinde ifrat-tefrit) arasındaki denge (itidal) noktasını ifade eden orta (vasat) kavramını oluşturmuştur. Sözgelimi cesaret saldırganlık ile korkaklık arasında, cömertlik savurganlık ile cimrilik arasında, adalet haksızlık (zulüm) ile haksızlığa boyun eğme (inzılâm) arasında ortadır. Buna göre her erdeme karşılık iki erdemsizlik vardır. Aristo ahlakında adalet aynı zamanda bütün ahlâkî yetilerde iki aşırılığın ortasıdır. (adsbygoogle window.adsbygoogle || ).push({}); Diğer bir ifadeyle adalet sadece erdemin bir parçası değil, erdemin tamamıdır. Başka erdemler kişinin kendisiyle ilgili iken adalet toplumsal ve politik erdemdir. Bu da adalet için "toplumsal ve politik iyi" demenin başka bir ifadesidir.Çağımızın önemli hukuk felsefecilerinden Amerikalı John Rawls'un, A Theory of Justice adlı eserinin başındaki birkaç cümlesini (Cambridge 1999, s. 4) daha önce sizlerle paylaşmıştım. Bunları, şimdiye kadar okuduğum en saygın ve en iyi ifade edilmiş fikirlerden olduğunu düşündüğüm için, anlayış göstereceğinizi umarak, bir kez daha sunmak istiyorum. Rawls şöyle diyor:"Nasıl ki doğruluk düşünce sistemlerinin ilk erdemiyse, adalet de sosyal kurumların ilk erdemidir. Ne kadar zarif ve yararlı olursa olsun, bir teori doğru değilse reddedilmeli veya gözden geçirilmelidir. Aynı şekilde yasalar ve kurumlar ne kadar etkili ve iyi düzenlenmiş olursa olsun, adaletsiz ise düzeltilmeli veya kaldırılmalıdır. Her insan, bir bütün olarak toplumun refahının bile geçersiz kılamayacağı, adalete dayanan bir dokunulmazlığa sahiptir Adalet, birçok insan daha büyük avantajlara kavuşacaklar diye birkaç kişiye fedakârlık yapmalarının dayatılmasına izin vermez. Bu nedenle adil bir toplumda eşit yurttaşlık özgürlükleri dokunulmaz kabul edilir. Adalet tarafından güvence altına alınan haklar, siyasi pazarlığa veya sosyal çıkarların hesaplanmasına tabi tutulamaz İnsan faaliyetlerinin ilk erdemleri olan hakikat ve adalet tavizsizdir."Rawls, aynı eserinde, toplumun her üyesinin adalete veya daha genel olarak doğal haklara dayalı bir dokunulmazlığa sahip olduğunu, diğer herkesin refahının bile bu hakların önüne geçemeyeceğini bir kez daha hatırlatır. Eğer bazılarının birtakım yararlara kavuşmaları başka insanların mesela- özgürlük kaybına yol açacaksa, adalet ilkesinin bunu reddedeceğini söyler. Çünkü adil bir toplumda temel özgürlükler verili kabul edilir. Adalet tarafından güvence altına alınan haklar siyasi pazarlığa veya toplumsal çıkarların