"Tecavüzden doğan çocuk" İsrail'in yalanları (2)
MUSTAFA ARMAĞAN
Peki Anne Frank'ın Hatıra Defteri'nin kurgu yani hikâye olduğunu öğrenmek neden önemlidir
Cevabı gayet basittir:
İktisatçı Adam Smith'inkini aratmayacak bir "görünmez el" (the invisible hand) bu hatıratı icat ve imal etmiş ve Avrupa Yahudilerinin Nazi Almanya'sında çektikleri ezayı kültür emperyalizmi silahıyla yaymış ve dünya halklarının 'zavallı' Yahudilerin acısını içinde hissederek ömür billah hafızalardan çıkmayacak parıltılı bir kılığa sokmuştur. Bir başka deyişle tıpkı İsrail'in Gazze soykırımını destekleme utanmazlığını sergileyen Yahudi yönetmen Steven Spielberg'in Schindler'in Listesi adlı filminde gördüğümüz gibi bir dramı evrenselleştirerek onu 'herkesin acısı' kisvesine büründürmüştür.
Bu 'herkes' neden Siyonistler gibi düşünmek zorundadır
Neden onların derdi 'herkes'in derdi olmak zorundadır
Dünyada başka acı çeken, soykırıma uğrayan, zulme maruz kalan halk yok mudur
Ve Yahudiler için kötü olan bütün dünya için de kötü olsun da Filistinliler için kötü olan neden Yahudiler için iyi olsun
Sorusu olmayan cevaplar bunlar Zaten Siyonizm de düşünme kapasitemizi felç etmek üzerine kurmadı mı bütün oyununu
Öyleyse daima soracak ve soruşturacağız Siyonist yalanları. Ta ki doğrular yeniden zuhur edinceye kadar.
Özetlersek 2. Dünya Savaşı'nı müteakip "Yahudilerin çektiği acılar"dan rant devşiren uluslararası Siyonist propaganda mekanizması tek kelimeyle "fabrikasyon" yani sahte bir metni dünyaya pazarlamıştı.
Ne var ki Anne Frank'ın Günlüğü, 2. Dünya Savaşı sonrasında sık sık rastlanan Siyonist tarih tahrifatının biricik numunesi değildir. Aslında İsrail devletinin kuruluş yıllarından itibaren Filistin toprağının tarihi baştan ayağa çarpıtılmış, tarih ve arkeolojiye 'emrederek' ideolojik olarak kurgulanmış ve işgalci devletin sömürgeci ideolojisine meşruiyet sağlayacak elverişli bir kılıf kıvamına getirilmiştir. Fransız düşünürü Ernest Renan'ın bir zamanlar dediği gibi millet olmak ancak tarihin çarpıtılmasıyla mümkün olabiliyordu çünkü.
Bizde durum sanki farklı mıydı
1. Türk Tarih Kongresi'nde yaşanan ırkçı rezaletleri hatırlamıyor muyuz 1932 yılında akdedilen bu tam bir curcuna olan sözde bilimsel kongreye antropolog Dr. Şevket Aziz Kansu, Bağlum'un köylerinden 'saf bir Türk ailesi'ni 'tesadüfen' getirip şu gurur dolu sözlerle takdim etmemiş miydi:

124