İnönü, 1. İnönü Savaşı için ne demişti

İnönü, 1. İnönü Savaşı için ne demişti

MUSTAFA ARMAĞAN

"Başkomutanlık Meydan Savaşı" ismini İsmet İnönü'nün 31 Ağustos 1922 tarihli genelgesinde verdiğini biliyor muydunuz Oysa Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın muharebeye verdiği isim ise ertesi gün yayımladığı tebrik telgrafında geçtiği üzere "Afyonkarahisar, Dumlupınar Meydan Muharebesi"dir. Nedense İnönü'nün tarihe bu müdahalesi konuşulmaz. Konuşan biri var ama onu da kimsecikler okumaz.

Yine de General Celâl Erikan'ınKomutan Atatürkadlı kitabında İsmet Paşa'ya şu iğneyi batırdığını unutamayız: "General İsmet, sözünü ettiğimiz genelgeyi bir art düşünceyle yayımlayarak 30 Ağustos gününün başarılarını Başkomutana verip, öncekileri kendi payına mı ayırmak istemişti"(Türkiye İş Bankası Yay., 2006, s. 698) Generalin ima ettiği İnönü planı şudur: 30 Ağustos'u Gazi'ye izafe etmek suretiyle 26-29 Ağustos muharebelerini Garp Cephesi Komutanı olarak kendi hesabına geçirmek istedi!

Resmi tarihte bu çelişki ve aykırılıklar her köşe başında karşımıza çıkar. Tarih bunları bilince renklenir zaten. Bunlardan biri de o tarihte hem Batı Cephesi Kumandanı hem de Genelkurmay Başkanı olan Albay İsmet Bey'in, yani İsmet İnönü'nün Hatıralar adlı piyasada da bulunan hatıratıdır.

Ben de geçen Pazar günü AkitTv'de yayınlanan Kayıtdışı Tarih programında elimdeki 2009 tarihli 3. baskısının kapağını gösterip sayfa numarasına kadar kaynağını vermek suretiyle bizzat İnönü'nün hatıratından aşağıdaki cümleleri tane tane okuyarak seyircilerime naklettim:

"Atatürk Birinci İnönü Muharebesi'nin neticesine çok önem vermiş görünmektedir.Aslında Birinci İnönü Muharebesi askeri bakımdan mütevazı ölçüde bir muharebedir. Yunanlılar taarruz etmişler, bizim mevzileri söktürmüşler, bundan sonra hazırlıksız geldiklerini, ilerisinin daha çok tehlikeli olduğunu anlayarak kendileri çekilip gitmişlerdir."(s. 233) Okuduktan sonra ne mi oldu Linç… Maalesef sosyal medya dediğimiz ortam tam bir cüruf çukuruna dönmüş durumda. Temiz ve bozuk olmayan bir şeyler bulabilmek için iğneyle kuyu kazar gibi itinayla aramanız gerekir.

Haklı sözleri bile çarpıtarak kullanan ve bundan geçinen bir güruh arka planda işleri idare ediyor. Bu kâh ajans kılığında ortaya çıkıp siyaseti dizayn etmeye kalkıyor, kâh akçeli işlerde linç girişimlerini organize ediyor. Bazan da hakkı söyleyenleri itibarsızlaştırmaya ayarlı bir silaha dönüşüyor. Bir de "Kemalizm" boyutu var meselenin. Karşı tarafta nerede güçlü bir ses çıkıyorsa derhal bastırmak, duyulmaz hale getirmek, o da olmadı mı, itibar suikastına uğratmak başta gelen şiarlarından. Yeni Akit ise bu güruhun baş hedeflerinden. Neden peki Hakkı ve hakikati dile getiren nadir yayın organlarından biri de ondan tabii. Bunlar hakikat düşmanı yarasalar. "Rencide olur dide-i huffâş ziyâdan" demiş şair ya, o hesap: Yarasaların gözü gün ışığından rahatsız olur. Çıkardıkları gürültü hakikatin sesini bastıramıyorsa o zaman daha etkili susturma yöntemleri devreye sokulur.